20 Nisan 2012 Cuma

Hiç "Evrim"li Roman Olur mu?!

Bu ay kısmetimiz evrimden açıldı. Evrim kitaplarıyla ilgili yazının -itiraf ediyorum- beklediğimden fazla ilgi görmesi aslında hep yazmayı düşündüğüm bu kitap konusunda beni cesaretlendirdi. Bu ay evrim ayı olsun dedim.

Size olur mu bilmem, insan bazen okuduğu bir kitabı herkese anlatmak ister. "Arkadaşım, blog yazıyorsun zaten, artık bunun istemesi mi kalmış?!" demeyin. Yani böyle her ortamda, konu kıyısından köşesinden oraya yaklaşınca, hemen nezaket kurallarını, düşünceliliği, ölçüyü filan bir kenara bırakıp insanlar ister dinlesin ister dinlemesin bütün hikayeyi ballandırarak anlatmak isteğinden bahsediyorum. Bu bana çok az olur. Şimdiye kadar iki buçuk kitap bana bu etkiyi yaptı: Boleyn Kızı (buçuk), Genesis (tam), bir de Liz Jensen'in Tufandan Sonra'sı (tastamam).

Bu etkisinin nedenini düşündüm ve şu sonuca vardım, birçok koldan birden ilerleyen kurgu öyle çok unsurun etkileşimiyle bir noktaya varıyor ki, o roman bir başyapıt olmasa da beyninizin kıvrımlarına işliyor. O hikayeyi okumak, izleri takip edip uzun yollardan sonra finale varınca gururla karışık bir mutluluk hissi veriyor.

Tufandan Sonra'da bir değil, iki değil, üç koldan hikaye gelişmeye başlıyor. İlk iki kol Viktorya dönemi İngiltere'sinde, birinde kraliyet biyologu ve ailesi var, diğerinde bir sahil kasabasının kendi halindeki papazı ve onun ailesi. Üçüncü koldan da 90'ların İngilteresinden sıradan bir orta sınıf ailesi ile evin çirkin ikizleri ve bir müşterisinden kaçarak onların yaşadığı yere sığınan genç bir veteriner.

Şimdi bunların hepsi nasıl birbiriyle buluştu ve tüm bunların evrimle ne ilgisi var? Ayrıca tufan nereden çıktı?

Tufan nereden çıktı bilinmez ama bir tufan başlıyor ve bittiğinde Adadaki tüm kadınların kısırlaştığı anlaşılıyor. Yıllar geçse de durum değişmeyince hükumet ilk doğuracak kadına yüklü bir para ödülü vaat ediyor, kadınlar çocuk özlemlerini şempanzelere bebek elbisesi giydirerek gidermeye başlıyor.

Liz Jensen
Evrimin canlıların soyunu devam ettirme güdüsü çılgın İngilizleri ne noktaya getirecek? Genç veteriner kaçıp sığındığı yerde neye çatacak? Çirkin ikizler nelere kadir? Kraliçe Viktorya'nın biyologu neler keşfedecek? Papazın bulup evlat edindiği bebeğin belindeki yara da ne? Evrim 100'lerce yıllık bir şaka mı yapıyor?

Tüm bunların cevabı kitapta!

Sorular cevaplanırken Darwin'in, kendi filminde birkaç saniye görünen yönetmen gibi, kitabın sonlarına doğru görünüp hatta birkaç cümle konuşması, biyologun evinin adetlerinin Darwin'in gemisi HMS Beagle'a benzemesi, centilmen maymun, Mendel'in fasülyeleri,  Jensen'in sosyal hicvi hikayenin kreması oluyor.

Orange Prize'ın kurgu dalında uzun listesine giren ve Guardian Kurgu Ödülü kısa listesine alınan bu kitabı okuyunuz. Biraz kendinizi rahat bırakır ve akışına kaptırırsanız, çok eğleneceğinize ve sizin de bu hikayeyi herkese anlatmak isteyeceğinize eminim.

3 yorum:

Söyleyecek sözü olanlara bayılırım! :)