ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Şubat 2014 Cuma

Bugün Sevgilimize Neden Hediye Almamalıyız?

Sevgililer Günü nereden çıkmış derseniz resmi açıklaması evlenmesi
yasak olan askerleri sevdikleriyle gizlice evlendiren Aziz Valentine'e ithaf edilmiş olmasıdır. Benim sevdiğim ve gerçekle tahminimce hiç alakası olmayan açıklama ise şudur: Noel çılgınlığı bittikten sonra bahara kadar çok durgun seyreden ekonomiye alıp verip can vermek için bir yol düşünülmüş ve ABD başkanının karısı Aziz Valentine gününü aşk günü olarak pompalama fikriyle ortaya çıkmıştır. 

İkinci açıklama uydurma olsa da günümüzdeki sevgililer gününü daha iyi açıklıyor. Bir yıl başı kadar olmasa da tüketimin had safya ulaştığı bu dönemde en çok tüketilen şeylerse hediyelerdir. Sevgililer gününde alınan peluş ayının, tek kırmızı gülün, gerçek sahte çeşit çeşit takının hesabı tutulamaz. Kimileri bu kafir icadını caiz bulmazken kimi de ''benim aşkım öyle büyük ki bana her gün sevgililer günü'' savıyla ortaya çıkar. Bu konuda (ve özel günlerde hediye alınması konusunda) elbette mikroekonomistlerin de söyleyecekleri var. Nitekim Standford Üniversitesi İktisat Profesörü Joel Waldfogel da Scroogenomics: Why You Should't Buy Presents for the Holidays (Cimrikonomi: Neden Özel Günlerde Hediye Almamalısınız) adlı kitabında adından da anlaşılacağı üzere hediye alma işine kafa yoruyor ve yapmayın etmeyin diyor.

Neden? Yazarın cevabı: Çünkü hediye alıp vermek iddia edildiğinin aksine ekonomiye can vermiyor, ekonomiye zarar veriyor. Nasıl!? Yazarın cevabı: Tüketici artağını yok ederek dara kaybına yol açıyor ve israfa neden oluyor.

Biraz açalım: Ali, Ayşe'yi seviyor. Ne kadar sevse de asla Ayşe'yi Ayşe'nin kendi kadar tanıyamaz ve ihtiyaçlarını bilemez. Ayşe para verip bir kazak alırsa o kazağa en az ödediği para kadar değer biçiyor, o kadar fayda elde ediyor demektir. Mesela kazak 30 liradır ama Ayşe 'kazak da tam istediğim gibiymiş, 50 kağıt olsa yine alırım' demekte aradaki 20 lira da tüketici refahı olarak yanına kar kalıyordur. Oysa Ali Ayşe'ye bir kazak alırsa bu kazağın Ayşe'nin de para verip almak isteyeceği bir kazak olma ihtimali çok düşüktür. Büyük ihtimalle Ali kazağa 50 lira verdiyse bu kazak Ayşe için ancak 40 lira değerindedir. 10 lira kaybolan, israf edilen refahtır. Tabi Ali'nin bu hatalı tercihinde hediye alırken parasını daha az dikkatle harcaması da yatmaktadır, pahalı da olsa 'şimdi hatun bize cimri demesin' diyerek paraya kıymaktadır.

Peki napak hacı? Yazarın cevabı: Birbirimize nakit verelim. Ali Ayşe'ye Ayşe de Ali'ye 50'şer lira versin ama o da biraz saçma olacağından en iyisi mi hediye almayalım. Bunun hiç oluru yok mu? Cevap: İnsanın kendisine bir şey aldığı durumdaki kadar tüketici artığı oluşturmanın tek yolu bir kişinin istediği, hatta etiketindeki fiyatı da ödemeye razı olduğu ama ya bulamadığından ya da başka nedenden bir türlü alamadığı şeyi alıp hediye ederseniz baya tüketici artığı ve refah oluşur. Mesela arkadaşınızın  uzun zamandır arayıp bulamadığı bir çizgi romana bir sahafta denk gelirseniz ve onu arkadaşınıza alırsanız süper olur. Dostlarımızın bize Fransa'dan getirdiği güzel şaraplar, Kıbrıs'tan gelen ucuz rakılar kanımca bu grupta değerlendirilebilir.

Temsili
Peki ya hediye almanın manevi önemi? Cevap: Hımm, yani Ayşe için fiyatı 50 lira olan ama faydası 40 lira olan kazak Ali'den geldi diye 50 liralık fayda edebilir tabi. Ama Ali'den sıfır lira fiyatı olan bir hediye de gelseydi Ayşe'nin gözündeki değeri 10 lira olurdu  gördüğünüz gibi para harcayarak yine daha fakir ve refahı azalmış olduk.

Şimdiiii ben yazara bir soru soruyorum: ya hediye vermenin zevki? Bunu da elbette hediye almanın manevi tatminine benzetebilirsiniz. Yine de bu iki konunun hediye alınmamasındansa pahalı ve alınmış olmak için alınan hediyeler için geçerli olduğunu düşünüyorum.

Aslında uzun bir makaleyi andıran bu küçücük kitabın ciddi bir iktisadi bakış açısıyla eleştirilecek çok tarafı var. Ama bence bu kitap ciddi, ağır bir iktisat kitabı değil. Temel mikroekonomi kavramlarını günlük bir olaya (özel günlerde hediye almak) uygulayarak okuyucuların eleştirel bakış açsını geliştirmeyi hedefliyor. Tam da üniversiteye yeni başlayan öğrencilere göre değil mi? Zaten kitap Princeton Üniversitesi'nin birinci sınıf öğrencilerine tavsiye ettiği okuma listesinde yer alıyor. Öneririm siz de okuyun ve sırf öyle empoze ediliyor diye zoraki hediyelere paranızı harcamayın.

16 Ağustos 2012 Perşembe

ÇizgiBilim

Ben ufakken sayısız öğrenci çakallığından biri de matematik kitabının arasına Tommiks koyup ders çalışma kisvesi altında rahatça çizgi roman okumaktı. Tarih okurken çocuklar neden heyecandan gözlerini kocaman açar, neden zevkle gülerler kimse anlamazdı. İşte bu anlar çizgi romanla ilim irfanın birbirine en yaklaştığı zamanlardı. Şimdi devir değişti. Artık eğlenerek öğrenmek vakti. 

The Cartoon Introduction to Economics (Volume one: Microeconomics) - Yoram Bauman (Yazar), Grady Klein (Çizer)


İktisat insanlara karmaşık gelir ve çoğu üniversite öğrencisi de ondan köşe bucak kaçar. Eğlenerek iktisat öğrenmek imkansız bir rüya gibi görünse de mümkün. İktisadın Gülen Yüzü başlıklı yazıda tatlı tatlı iktisat öğreten üç kitaptan bahsetmiştim. İşte bu kitap da onlardan biri; tek farkı daha az yazı daha fazla çizim.

Resmini gördüğünü kitap The Cartoon Introduction to Economics kitaplarının ilk cildi. Mikro ekonomiyi ele alıyor. Konuyu işlemeye bireyden başlıyor: fayda, tercih, fırsat maliyeti... Sonra ıssız adaya bir kişi daha çıkıyor: oyun kuramı, takas, pareto optimum... Sonra ufak bir grup oluşuyor: rekabetçi piyasa, farklılaşma, vergiler... Son olarak sonsuz birimin etkileşimde olduğu bir ortam inceleniyor: görünmez el ve diğerleri...

Görüleceği üzere kitabın sistematiği klasik ders kitaplarından çok farklı. Konu olarak da sigortalar olsun, açık artırma ve ihale usullerindeki yöntemler olsun olağan bir mikro ekonomi kitabında bulamayacağınız konular var. Bu konuda kalın kalın ders kitapları bitirdikten sonra karikatürlerle yeni yeni şeyler öğrenmek çok hoşuma gitti. 

Üstelik hem çizimler güzeldi hem de espri anlayışı gayet iyiydi. Öyle ki bazen kendimi sırıtırken buldum. Evet iktisat okurken! 

Çizim, espri derken içerikten çalınmış da sanılmasın. Mikro ekonominin en ciddi ve temel kavramları birbiriyle bağlantılı şekilde anlatılmış. Tabi çok az kelimeyle bunu başarmak zor. Konuya aşina olanların zevkle okuyacağını düşünüyorum ama sıfır bilgiyle ne ne kadar anlaşılır bilemiyorum. 

Mikro ekonomi tam olarak anlatılmak ve anlaşılmak için denklemlere ve grafiklere de ihtiyaç duyar. Kitapta grafikler temel seviyede verilmiş, birkaç formül de aktarılmış ancak hiç matematik yok. Eh artık o kadar da olsun değil mi? Zaten calculus isterseniz buraya tıklayıp yazarın hazırladığı ücretsiz kitaba ve matematiksel örneklere ulaşabilirsiniz. Ayrıca yazarın www.standupeconomist.com adresindeki blogunu da zevkle takip ettiğimi belirtmeliyim.


Türlerin Kökeni Manga - Variety Art Works & East Press (Mangalaştıran)


Biyoloji biliminin bugün temelini oluşturan evrimi öğrenmek için müthiş bir giriş kitabı. Manga Darwin'in gençliğinden öldüğü güne kadar yaşamını, fikirlerini, keşiflerini ve çalışmalarını anlatıyor. Bir-iki saatte okuyup bitirebileceğiniz kadar sürükleyici ve kısa olan bu kitap gerçekten az zamanda çok ve büyük işler başarıyor. Çok anlaşılır ve sade bir giriş sunuyor. Değerli bilgileri macera romanı gibi aktarıyor ve aklınıza kazıyor. 

Çizimler çok hoşuma gitti. Sanırım manga tutkunlarını anlıyorum. Birçok yerde duygular kelimelerle değil çizimlerle anlatılmış. Aynı sahnenin birkaç farklı açıdan çizildiği yerler sinema karelerini anımsatıyor. Yazı çizgi romanın doğası gereği fazla değil ama olanları da Hüseyin Can Erkin Japonca aslından çevirmiş. (Murakami desem?) Su gibi gidiyor.

Yordam Kitap'a da tebrikler! Hem iyi çeviri, hem güzel baskı, hem uygun fiyat... Kitabın orjinal baskısının bilgilerinin detaylıca verilmesi de çok hoşuma gitti. Emeğe saygı buradan başlıyor.

Kısaca popüler bilim ve çizgi roman sevenlere şiddetle tavsiye ediyorum.

Evrim hakkında daha derin ve ciddi kitaplar okumak isteyenleri şuradaki güzel yazıya alıyoruz: Evrimsel

Hayır ben ciddileşmek istemiyorum ama evrim hoşuma gitti; bunun mangası varmış madem romanı falan yok mu diyenler de buraya: Hiç "Evrim"li Roman Olur mu?


Bu iki kitabı da çok sevdiğim için hemen paylaşmak istedim ama biraz daha dişimi sıkabilseydim NTV Yayınları'ndan çıkan Stuart Sim (yazar) ve Borin van Loon'un (çizer) Eleştirel Teori çizgi kitabını da okuyup onu da burada anlatmak isterdim. Zira bu işlerden anlayan biri bana çok çok övdü bu kitabı da. Artık ÇizgiBilim II'de...

15 Haziran 2012 Cuma

David Harvey: Bir Konferans, Bir Kitap


David Harvey bir coğrafyacı. Ama ne coğrafyacı! Aynı zamanda sosyal kuramcı, siyasal iktisatçı (ben buradan yakalıyorum onu), antropolog, aktivist ve Marksist... Dünyanın en çok atıf alan yirmi akademisyeninden biri, coğrafya akademisyenleri arasında ise birinci. Bir profesör değil bir "distinguished" (seçkin) profesör. Modern coğrafyayı bir disiplin olarak olgunlaştıran, Marksizme ve sınıfsal analize yeniden işlerlik kazandıran adam.

Onun bu kadar önemli ve başarılı olmasında ben marifeti genel çerçeveler çizebilmesinde,  içinde debelendiğimiz çağı bir bütün olarak açıklayan modeller şekillendirmesinde buluyorum. Bunun sırrı da bence sınır tanımayan disiplinler arası yaklaşımında.

13 Haziran 2012 tarihinde Profesör Harvey ODTÜ'de bir konferans verdi. Konusu The Crisis of Capitalism and Urban Struggle (Kapitalizmin Krizi ve Kentsel Mücadele) idi. Bu başlık bile bir kez daha siyasal iktisat, mimari ve beşeri coğrafyanın buluştuğunu haber ediyordu. Konuşmasına Marx'ın Kapital'inin ikinci cildinin en sıkıcı ama kendisinin en sevdiği kitap olduğunu söyleyerek başladı. Kitapta anlatılan artı değer, ekstra talep ihtiyacı, talep ile arz arasındaki zaman boşluğunu ve böylece - ve kısaca - bu zaman açıklığının borçla kapatıldığını yani kapitalizmin borçlanmak demek olduğunu anlattı. 


Sonra da ekstra talebin herkesi ev sahibi yapmakla nasıl karşılanabildiğini ama bunun da elbette borçlanmak demek olduğunu, kapitalist büyümenin devam edebilmesi için borçlanılarak nasıl büyük inşaat projelerine girişildiğini, bu tarz bir şehirleşmenin insanların değil kapitalizmin ihtiyaçlarına uydurulduğunu söyledi. İşin ilginç yanı ana akım literatür bu hızlı şehirleşme ataklarının, büyük konut ve inşaat projelerinin kapitalizmin "büyüme" ve "borçlanma" ihtiyaçlarına cevap olarak hayat bulduğunu söylememiş ve onun gibi derinlemesine incelememişti.

Harvey, kapitalizmin krizlerinden "inşaat" yoluyla nasıl çıkılmaya çalışıldığını örneklerle anlattı. Emlak kredilerinin kapitalizmin borçlanma ihtiyacına nasıl cevap verdiğini, yeni şehirler inşaa edilirken kamu alanlarında yürümek dışında hemen her şeyin nasıl yasak olduğunu, nasıl da idarecilerin boyunduruğunda yaşandığını örnekledi. Üstelik borçlanma çift taraflı bir bıçak: Hem kapitalizmi besliyor hem de insanların sorun çıkarmasını engelliyor. Ne de olsa "Home and debt owners do not strike" (Ev ve borç sahipleri grev yapmaz).

Bütün bunlar neden taksitli (borçlanarak) alışverişin bankalarca bu denli teşvik edildiğini, neden televizyonlarda  görülmedik şekilde "yaşam alanları", "emlak projeleri" reklamları yapıldığını, neden aniden Kanal İstanbul gibi bir projenin ortaya atıldığını, neden Ankara'nın her tarafının ihtiyaç olmamasına (benim değil kapitalizmin ihtiyacı var tabi) rağmen AVM'lerle doldurulduğunu ve sonra işler haliyle kesat gidince Türkçe bir adı bile olmayan ucube "Shopping Fest"lerin düzenlendiğini açıklamıyor mu?

*   *   *

Bu Harvey'in benim ilk aklımın kanallarını açışı değil. Birkaç yıl önce akademik amaçlarla neoliberalizm nedir diye çılgınlar gibi araştırma yaparken ve herkesin ağzında sakız olan neoliberalizmin hiç kimse tarafından adam gibi tanımlanmadığını/tanımlanamadığını hayretle görmüştüm. Gücünü biraz da bilinmezliğinden alan, güçlendikçe de sorgulanmaya karşı zırhını kalınlaştıran neoliberalizmi sobeleyen kitap David Harvey'in A Brief History of Neoliberalism (Neoliberalizmin Kısa Bir Tarihi) adlı kitabıydı. 

Harvey kitabında neoliberalismin felsefi temellerinden başlayarak nasıl sokağımıza kadar indiğini anlatıyor. En çarpıcı kısımlardan biri neoliberalizmin kendini siyasi bir tercih değil de "doğal, olması gereken, işin siyasal değil teknik gerçeği" olarak sunması ve yavaşça bir "rıza" yapısı oluşturması. Neoliberal politikaların krizlerinde neoliberalizmin kendini "Ama benim suçum değil, yeterice neoliberal değildiniz ondan oldu" diyip temize çıkarması, "Peki bunun sonu nerede, neresi son durak?" sorusuna kulaklarını tıkaması, rızayla var olmayan bir kusursuz neoliberal liman arayışında sürüklenip gidilmesi ise sinir bozucu.

Son derece keskin ve yetkin fikirleri gayet anlaşılır şekilde 250 sayfaya sığdıran bu minik kitabın Türkçeye çevrilmemiş olması üzücü. Lütfen bir yayımcı bu kitabı çevirsin. Ben okudum ama yetmez bu cenderede yaşayan veya isyan eden veya anlamaya çalışan veya neyle yaşadığının bile farkında olmayan herkes okusun. 

Ben şimdi davidharvey.org adresli siteden aklımı beslemeye devam ediyorum.

Not: Konferansın düzenlenmesinde emeği geçen herkese; Sel Yayıncılık'a, Metis Yayınları'na ve ODTÜ Mimarlık, Araştırma, Tasarım, Planlama ve Uygulama Merkezi'ne teşekkürler!

"Kapitalizmin ötesine; sorumlu, adil ve insancıl
bir sistemde yaşamamıza izin verecek
yeni bir sosyal düzene doğru bakma zamanı"

7 Şubat 2012 Salı

İktisadın Gerçek Yüzü

İktisat önce sıradan olaylara iktisadi açıklamalar yaparak, anlamadığımız şeyleri izah ederek aklımaza girdi (Bkz: İktisadın Gülen Yüzü). Sonra sade bir dille temel iktisat mevzularında bir şeyler okuduk, okuduğumuzu da anladık (Bkz: İktisadın Yumuşak Yüzü). İşte orda durmak lazım! Buradan sonrası lisans düzeyinde okumalar yapmak demek, türev-integral demek, ciddi ciddi oturup ders çalışmak demek. İlla "Bırak beni, ben okuyacağım!" diyenler ya da buna mecbur olanlar aşağıdan devam edebilir.

İktisat

İkinci bir şans daha veriyor ve bir çırpıda hevesinizi almanız için temel iktisadın hemen hemen tüm konularını içeren Richard Lipsey, Paul Courant ve Christopher Ragan'ın Economics adlı kitabını öneriyorum. Lisans dönemimde kullandığım bu kitabı 'ümit vaad eden genç yetenek' kategorisindeki İngilizcemle anlamış, hatta bu kitabın güzel anlatımı yüzünden uzun süre iktisadın Türkçe olanının zor olduğunu düşünmüştüm. 

Kitabın ilk iki bölümü iktisat nedir, nasıl ele alınır vs konuları içeriyor. Eğlence bundan sonra başlıyor; 3-14. bölümler arası mikro ekonomiye, 15-27. bölümler arası ise makro ekonomiye ayrılmış. Son iki bölüm olan büyüme ve uluslararası ticaret bir yandan kalkınma ve uluslararası iktisat alanlarına göz kırpıyor bir yandan da önceki konuları bütünlüyor. Bölüm sonlarında özetler, anahtar kavramlar ve sorular var. Bu kısma bakmanızı öneririm çünkü anladım sandığınız şeyleri aslında hiç anlamamış olduğunuzu görebilirsiniz. Bu kitabın bir de alıştırma kitabı var. Çok hırs yapanlar veya bu konulardan sınava girecekler alıştırma kitabına baksınlar.

Bu kitabın çevirisi yok ama bu yazarların birlikte ya da ayrı ayrı yazdıkları "İktisat" başlıklı başka çevrilmiş kitaplar var; bu kitaplara bakabilirsiniz. Bir uyarı: Kitap boyunca son derece liberal son derece aman devlet de neymiş, piyasa her şeye yeter tavrını göreceksiniz.

Mikro Ekonomi

Mikro ekonomi iktisadın başlangıç noktasıdır; makro ekonomi çok daha sonra ayrı bir dal olarak ortaya çıkmıştır. Belki de bu nedenle mikro ekonomi daha derli toplu, daha oturmuş bir alandır. Yine aynı sebepten Türkçe eserler arasında özgün mikro ekonomi kitapları çıkabilmiştir.

Mikro Ekonomi - Zeynel Dinler Çok sade bir dili var. Kurulan cümlelerden, verilen örneklerden kitabın birkaç yabancı mikro ekonomi kitabının çevirilerinin karması olmadığı anlaşılıyor. Kitap 29 bölümden oluşuyor. Her bölümün sonunda "ek"ler var. Bunları mutlaka incelemek gerek çünkü kitapta verilen formüllerin sayısal örneklere uygulanması veya bazı detaylı açıklamalar bu kısımda veriliyor. Bölümlerin içinde konuyla ilgili ekstra bilgi ve örnek içeren kutucuklar var. Ben ilginç geldiği için okudum ama isterseniz atlayabilirsiniz.

Fatih Terim'den, aşırı kahve içip hastalanmaya; ikinci el arabadan belediyelerin neden evini boyayanlara destek vermesi gerektiğine kadar çok güzel örneklerle dolu. Yazar mikro ekonomideki bazı önkabullerin ne kadar 'liberal-biased' olduğuna işaret etmiş, sonuna kadar piyasacı bir tavır takınmamış. Kitabın kötü özelliği yabancı kitaplardaki gibi konu sonunda özet, önemli kavramlar, sorular ya da problemler içermemesi. 

Yanına ne gider? Bu kitabı aldığınız bir derse destek olarak kullanacaksanız kitabın sayısal örneklerdeki boşluğunu doldurmak üzere İsmail Bulmuş'un Çözümlü Mikroiktisat Problemleri kitabını öneririm. Konularına göre ayrılmış klasik usul mikro ekonomi sorularının hepsi özenle çözümlü ayrıntılı şekilde açıklanmış. O kadar özenli bir çalışmaki maddi hatayı bırakın imla hatası bile yok. Çözümleri dikkatli incelemeniz sadece sayısal problemleri değil kavramsal soruları da daha rahat cevaplamanızı sağlayacaktır. Bulmuş'un Mikro İktisat kitabı da var ve o da çok özgün ve titizlikle hazırlanmış bir eser. Ben o kitabı bölümler halinde okuduğum için daha fazla bir şey diyemem ama benim izlenimim çok olumlu.

Uzak durmanız gereken kitap İlker Parasız'ın Mikro Ekonomi Problemleri ve Çözümleri adlı kitabı. Bulmuş'un kitabının tam tersi... özensiz, açıklamalar yetersiz, baskı korkunç. Kimi soruların cevabı (kitabın adına bakarak çözümü demem gerekir ama!) şöyle verilmiş: 3,5. Sağ ol! Soruların yazımı da baştan savma; bazen ne istediği anlaşılmıyor bazense saçma sapan bir şey soruyor. Koşarak uzaklaşın!

Makro Ekonomi

Maalesef yabancılar özellikle de Amerikalılar bu işi bizden daha iyi kıvırıyorlar. Hem ders kitabı yazımını, hem de iktisat disiplininde ürün vermeyi. Mikro ekonomide kaçtık ama şimdi yabancı yazarlara mecburuz. Burada iki önerim var. Birincisi Makro Ekonomi - Rudiger Dornbusch, Stanley Fischer, Richard Startz. Öncelikle şunu belirteyim kolay bir kitap değil. Kolay olmamasının çeşitli nedenleri var. Kitap çeviri ve titiz çalışıldığı belli; yine de kitaptaki metinlerin su gibi aktığını söyleyemem. Yorulduğunuz veya dikkatinizin dağıldığı bir anda hemen kitaptan kopuyorsunuz. Bir diğer zorluk kitabın bölüm başlıklarının içeriği tam yansıtmaması; örneğin makro ekonomideki temel konulardan IS-LM modeli ve AD-AS modeli başlıklara bakarsanız yok ama tabiki kitabın içinde sayfalarca anlatılmış. Siz o modelleri okuyup öğrenirken hangisinin nerede başlayıp nerede bittiğini karıştırabilirsiniz. Bir de dokuzuncu baskıdaki bir kitabın kapağında "Makro Ekonomi" ve "Fischer" yazarken iç kapağında neden "Makro İktisat" ve "Fisher" yazar? Gazi Kitabevi 47,5 TL'ye sattığı kitaptaki bu lakayıtlığı açıklayabilir mi?


Öte taraftan kitabın artıları eksilerinden fazla. Birincisi bu hangi konunun nerede başlayıp nerede bittiğini anlamamanız bölümler arasında bir bütünlük sağlıyor. Zaten iktisatta her şey her şeyi etkiliyor. Yazarlar ilginç örnekler ve aralarda ufak espriler kullanmışlar. Grafikler büyük ve okunaklı. Her bölümün başında birkaç cümleyle nelerin ele alınacağı yazılmış, bölüm sonlarında ise özet, anahtar kavramlar, kavramsal sorular ve sayısal problemler var. Kitabın sonundaki dizin ve kavram sözlüğü çok kullanışlı. Kitap çok kapsamlı; aklınıza gelebilecek hemen her şeyi bulabilirsiniz. Karmaşık konular adım adım her başlıkta üstüne bir unsur daha eklenerek anlatılmış; takip etmek kolay.

Bu kitabın bir muadili de Gregory Mankiw'in Makroekonomi kitabı. Yukarıdaki kitapta takıldığım yerler oldukça bu kitabın İngilizcesinden bazı kısımları okudum. Okuduğum kadarıyla da memnun kaldım, yakın zamanda alıp baştan sona okumayı planlıyorum. O zaman detaylı bilgi verebilirim ama o zamana kadar siz değerlendirmeye alabilirsiniz.

Yanına ne gider? Mikro iktisat kadar olmasa da makro iktisatta da matematiksel konular var. Hem bu sayısal problemler hem de kavramların ve modellerin açıklamalarını içeren Sorularla Makro İktisat - Hakan Yetkiner kitabını kullanabilirsiniz. Makro iktisat hakkında fikir sahibi olduktan sonra baştan sona okunarak çalışılabileceği gibi ana kitabın yanında konular geldikçe alıştırma kitabı olarak da kullanılabilir. Kitabın baskısı harika, yalnız bir indeksinin olmaması biraz kullanımını zorlaştırmış. İçerikten çalmadan özet bir kitap yazmayı başarmış yazar. 

İkinci önerimse Yetkiner'in de kitabını hazırlarken esinlendiği Eugene Diulio'nun Schaum's Outline for Macroeconomics. Kitapta 3-4 sayfalık konu özetleri ve ardından boşluk doldurma, çoktan seçmeli sorular ve problemler var. Problemler adım adım çözüldüğünde kitaplarda yazanların sağlaması yapılmış oluyor. Mesela "para talebinin faize duyarlılığı azalırsa LM eğirisi dikleşir" ifadesinin nereden çıktığını çeşitli denklemleri çözüm grafiğini çizerek kendiniz görüyorsunuz. Yukarıdaki kitapla arasındaki fark daha az kavram daha çok işlem ve model. Bu kitabın önceki bir baskısının Türkçe tercümesi var; başlığı Makro Ekonomi Teori ve Problemler 353 Çözümlü Problem.

Lisans öğrencileri, eski bilgilerini parlatmak isteyenler, iktisat okumadığı halde iktisat alanında çalışacaklar veya yüksek lisans yapacaklar için şimdilik benden bu kadar. Kolay gelsin! :)

15 Ocak 2012 Pazar

İktisadın Yumuşak Yüzü

'Eğlenerek iktisat öğrenelim; haydi biraz da bir ekonomistin gözüyle dünyaya bakalım!' temalı kitapları okudunuz, şimdi biraz ciddileşmek istiyorsunuz, gazetelerin ekonomi sayfalarını okuyorsunuz ama daha geniş bir bakış açısı, daha akademik bir çerçeve arıyorsunuz...İşte yüksek matematiğe ya da iktisadi düşünceler tarihinin derinliklerine dalmadan iktisat:

Türkiye İktisat Tarihi (Korkut Boratav)

Kitap 1908-2009 yılları arasını 9 bölüme ayırarak Türkiye ekonomisinin geçirdiği değişimleri anlatıyor. Kitabı okuyup anlamak kuvvetli bir ekonomi bilgisi gerektirmiyor. Dili o kadar yalın ki bir hikaye kitabı gibi akıp gidiyor. Yazar yeri geldikçe kimi kavramların tanımlarını ve neden önemli olduklarını belirtiyor.

Boratav'ın sol görüşle, devletçi-müdahaleci bir bakış açısıyla yazdığı kitapta gelir dağılımına ve bağımsız ekonomiye özel vurgu var. Kitabın geneli ise Türkiye'de demokrasiye giden yolu açacak burjuva devriminin tamamlanamamış oluşunun hikayesi. Bu teorik altyapı nedeniyle kişilere, iktidarlara, isimlere değil ekonomideki sınıflara (köylüler, işçiler, küçük sermaye, büyük sermaye ve uluslararası kapital) yer verilmiş. (Hatta iktidarların değişmesiyle ekonomik politikaların değişmediği zaman zaman vurgulanmış.) Keynesyen ve sol teoriler hakkında genel bir bilgi okumadan alınacak faydayı ve zevki artırabilir

100 Soruda Ekonomi El Kitabı (Sadun Aren)

Yazar Türkiye'nin özellikle Marksist iktisat alanında en önemli akademisyenlerinden. Marksist dedim diye hemen korkmayın. Maalesef ülkemizde "kızıllar, anarşikler, kominikler!" diye galeyana geliniyor oysa Marksizm kendi halinde bir iktisadi düşünce okuludur. Bu kitap hem bu okulun önemli analiz araçlarına yer veriyor hem de soru-cevap şeklinde gitmesiyle farklı kullanım imkanları sunuyor. Ben zamanında bu kitabı iktisatla doğrudan ilgili olmayan bir lisans ödevim için kullanmıştım. Yani o derece de anlaşılır bir dili var. İsterseniz baştan sona sırayla okuyabilirsiniz; isterseniz de aradan ilginizi çeken soruları seçip cevaplarını  incelersiniz. Özellikle istihdam, ki sokaktaki vatandaşı en çok ilgilendiren iktisadi kavramdır, konusunda çok doyurucu. Tek kötü yanı örneklerin 1983 yılından kalma olması. Keşke hoca dünyadan ayrılmadan güncellenseydi. 

Ekonomi Politikası: Teori ve Türkiye Uygulaması (Mahfi Eğilmez & Ercan Kumcu)

Bu kitap makroekonomi, dış ticaret ve maliye konularının "ekonomi politikası" çerçevesindeki bir karması. Yazarlar inanılmaz sade bir dil kullanmış. Kullanılan her terimin hem metin içinde hem de kitabın sonundaki mini sözlükte karşılığına yer verilmiş. Cümleler kısa ve net. 

Temel formüller ve hesaplamalar dört işlem bilgisinden fazlasını gerektirmiyor. Zaten bir çoğu basit sayısal örneklerle desteklenmiş. Hemen hemen bütün temel makroekonomik grafikler açıklanmış. Yalnız bir yerde manasız bir takım matriksler çizilmiş, gerçekten çok havalı ama kitabın genel çerçevesine ne katmış, buna ne ihtiyaç varmış ben anlamadım.

Her bölümün sonunda da sözel sorular ve kaynak önerileri verilmiş. Bu kısım gayet iyi bir yol gösterici. Bunları da konuyla ilgili yazarların daha önce yayınlanmış köşe yazıları takip ediyor. Ben bu köşe yazılarının bazılarını bölümün kendisinden daha faydalı ve ilginç buldum ancak genel olarak metin ile köşe yazıları birbirini tekrar mahiyetinde. Bana köşe yazıları biraz sayfa sayısını (ve fiyatı) artırmak için konulmuş gibi geldi. 

Kitabın arka kapağında üniversitelerde ders kitabı olarak okutulduğu yazıyor. Belki bir yardımcı kaynak olarak kullanılmış olabilir ama temel ders kitabı olmaktan çok uzak, orası net. Ama bizim işimizi rahatlıkla görür.

Şimdi ben bu kitapları da okudum, o grafikleri ben çizmek istiyorum, o denklemleri ben kurup ben çözmek istiyorum diyenler olabilir. O zaman sizi iktisadın gerçek yüzüyle tanıştırmanın zamanı geldi...Bir dahaki yazıya.

Bkz: İktisadın Gülen Yüzü
Bkz: İktisadın Gerçek Yüzü

26 Aralık 2011 Pazartesi

İktisadın Gülen Yüzü

İktisat biraz ağır bir kelime. Sokaktaki vatandaş ne zaman bunu duysa ya bir kriz ya da bir zam haberi almış. Bir akademik disiplin olarak okuyanlar ise yüksek matematikten, finansın binlerce formülünden çekiyor. Genel olarak ise itiraf etmesek de Bloomberg HT veya CNBC-e izlerken gençten bir adam gösterge faizden ve kur sepetinin kritik seviyesinden bahsederken mavi ekran veriyoruz.

İki tane havalı takım elbiseli adamı anlamak için bu yaştan sonra ders kitaplarını mı karıştırayım diyenlere ya da acaba üniversitede iktisat mı okusam diye düşünenlere işte iktisadın gülen yüzü.

Bir Günde Ekonomist Nasıl Olunur? (John Charles Pool-Ross M. La Roe)

Önce en "cheesy" hatta "lame" ad ve kapağa sahip olanla başlayalım. Kabul etmek gerekir ki gerçekten bir günde bitirilebilecek kalınlık ve basitlikteki bu kitabı bitirince ekonomist olunmuyor. Üstelik böyle tepemizden aşağı yeşil yeşil dolarlar da yağmıyor. Ama ABD'li akademisyenler olan yazarlar bir taze MBA mezunu ile kurt profesör arasındaki konuşmalar şeklinde aktardıkları öyküde ciddi ciddi IS-LM analizi anlatıyorlar. Arada ABD başkanlarına, bankacılara ve ekonomistlere giydiriyorlar. İktisadi düşünce akımlarına da değiniyorlar. Hiç fena değil!

Doğal İktisat: İktisat Neden Neredeyse Her Şeyi Açıklar (Robert H. Frank)

Öncelikle kanayan bir yaraya parmak basmak istiyorum. "Her" ve "şey" ayrı yazılır! Özellikle internette "her şey"i doğru yazan birini bulmak neden bu kadar zor? Bu kitabın adını yanlış yazan çok popüler internet kitapçıları bile var. Bu konuda çok hassasım. Bir de "herkes"te.

Neyse kitaba dönersek iktisadın mikroekonomi alanına giriyoruz. Market ürünlerinin üretilmesinden paketlenmesine ve satışına, arkadaşlık ilişkilerinden adetlerin ya da yasaların oluşumuna birçok konuyu mikroekonominin temel kavramlarının nasıl açıklayabildiğini gösteriyor. Bazen fark etmediğimiz gariplikleri, bazen de fark edip kendimizin cevap bulamadığı acayiplikleri yanıtlıyor. İçinde "fırsat maliyeti", "marjinal maliyet", "artan ölçek", "emeğin ortalama fiziki ürünü" gibi kavramlar açıklanıp örneklendiriliyor. Hiçbir şey öğrenemezseniz Starbucks'ta "Tall"dan daha küçük bir bardağın bulunduğunu bunun sırf satış miktarını artırmak için menüye konmadığını ama sorarsanız verildiğini öğrenebilirsiniz. O gün bugündür nadir Starbucks ziyaretlerimde o gizemli boydan istiyorum.

Görünmeyen Ekonomist (Tim Harford)

Sanırım "eğlendirerek ekonomi öğreten" kitaplarının meşhurlarından biri de bu kitap. Esasen davranışsal ekonomi alanına giriyor, yani iktisadi olayları matematik formüllerinden ziyade insanların davranış kalıpları, alışkanlıkları, sosyal tarafllarıyla ele alıyor. Hem mikro (bir ürünün kıtlığı/fiyatı vb.) hem de makro konulara (kalkınmışlık vb.) dokunan bir kitap. Günlük hayattan örneklerle yola çıkıp ünlü iktisatçıların modellerine ve görüşlerine değiniyor. Daha detaylı bilgi isteyenler için bir başlama noktası, ipucu teşkil edebilir. Ben İngilizcesini okudum; kolay, esprili bir dili var. (Türkçe baskısının kapağında dökülmüş bir kahve var) Otobüste veya kafede rahatlıkla okunabilir.


Ben bu kitapları okudum, şöyle biraz daha ciddi bir şeyler yok mu diyenler yeni yazıya kadar azıcık beleyecekler.

Not: İkinci yazı yayında...ve hatta üçüncüsü de.
Bkz: İktisadın Yumuşak Yüzü
Bkz: İktisadın Gerçek Yüzü