John Steinbeck etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
John Steinbeck etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Haziran 2013 Pazar

En Sevdiğim Yazarlar

Şimdiye kadar yazarların en sevdiği kitapları, yazarları yazdım burada; listesi yazının altında. Pinuccia, blogunda yazdığı en sevdiği yazarlar yazısında Kitap Notları'na da bir pas atınca direniş nedeniyle yazı çok gecikse de bu sefer es geçemedim.  Diğer bloglar gibi on yazarlık bir liste çıkaramam ama işte bunlar da benim sevdiklerim:
  1. John Steinbeck:
    Steinbeck bana okumayı sevdirmiş yazardır. Onu John Ernst Steinbeck, Jr. başlıklı yazımda uzun uzun anlattım. Steinbeck'in sıradan insanların hikayesini, hayat mücadelesini doğal, sade ve derine işleyen üslubuyla anlatmasını beğeniyorum. Doğaya ve insanın doğayla ilişkisine eserlerinde verdiği yer ve onu anlatış şekli de beni hep etkilemiştir.
    Steinbeck'in yıllar içinde Fareler ve İnsanlar, İnci, Sardalya Sokağı, Alev, Cennetin Doğusu, Al Midilli, Bitmeyen Kavga, Yukarı Mahalle kitaplarını okudum. Cennetin Doğusu en sevdiğim kitaplar listesinin de başındadır.

  2. Ursula Le Guin:
    Le Guin'in Mülksüzler'i bir klasiktir kanımca. Ben de haklı övgülerin sahibi kitabı okuyarak onunla tanıştım. Yaratıcılığı, düş gücümü kamçılayışı, anarşizm, toplumsal cinsiyet, taoizm esintileri, eleştirel ama yapıcı tavrı, kurgudaki ustalığı beni hayran bıraktı. Daha sonra Yerdeniz Öyküleri ve Rüyanın Öte Yakası'nı okudum. En son Le Guin'in bir diğer baş yapıtı Karanlığın Sol Eli'ni orjinalinden okurken talihsizlikle yarım bıraktım, daha sonra aklımı daha çok vererek okumak üzere. Le Guin ne yazsa beğenerek okurum diye düşünüyorum. Sanırım bir yazarın favori yazar sıfatını kazanmasının en büyük kriteri budur. (Burada da Le Guin hakkında yazmak istiyorum ama şimdiye kadar hazırladığım taslaklar hiç yeterince iyi olmadı.)

  3. Sabahattin Ali
    İnsan bir yazarın kitaplarına hayran olursa yazarını da sever. Oysa burada biraz tersinden bir durum var. Ben Sabahattin Ali'nin kendisini kitaplarından fazla seviyorum. İçimizdeki Şeytan ve Kürk Mantolu Madonna romanlarını severek okudum. İnsan ruhunun garip, puslu, gri alanlarını anlatışını, ama en çok da anlatış tarzını... Üslubuna hayranlığımı anlatmak için Sabahattin Ali ve Ben başlıklı yazımdan alıntılamak en iyisi:
    Yalnız her gece bazı yerlerini tekrar ederek saatlerce okumamda Sabahattin Ali'nin dilinin, anlatımının neredeyse elle tutulacak lezzetinin etkisi büyüktü sanıyorum. Hem su gibi okunan hem de şarap gibi tesir eden bir şeydi.
    Bu Sabahattin Ali'nin duruşu, yaptıkları ve yaşadıklarıyla da birleşince onu sevmekten başka seçeneğim kalmıyor. Onun da her kitabını severek okurum diye düşünüyorum. Bunu Sırça Köşk'le test etmek isteğindeyim.
    Gördüğünüz gibi birinin en sevdiğim yazar olması için kitaplarının da ilk üçümde olmasına gerek yok.  Aynı şekilde çok sevdiğim bazı kitapların yazarları da "ne yazsa okurum" kategorisinde değil ama Yüz Yıllık Yalnızlık, Körlük gibi bazı kitapları da gerçekten çok seviyorum. Bir de en sevdiğim kitaplar hakkında pas gelirse onu da yazarım. O zaman kadar aşağıdaki yazarların sevdiği kitaplara göz atabilirsiniz.

    16 Mart 2012 Cuma

    Bitmeyen Kavga

    John Steinbeck 1962 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldığı açıklandıktan sonra bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda kendisini bu ödüle taşıdığına inandığı beş kitap vardı elinde. Bunlar; Fareler ve İnsanlar, Cennetin Doğusu, Gazap Üzümleri, Travels with Charley ve Bitmeyen Kavga'ydı. 27 kitabının ve birçok senaryo ve öyküsünün içinden seçtiklerinden biri de bu grev romanıydı, ancak bu roman hep kendisinden üç yıl sonra yazılmış olan Gazap Üzümleri'nin gölgesinde kaldı.


    Torgas Vadisi; büyük 3 toprak sahibinin tüm ekonomiyi, bürokrasi ve medyayı kontrol ettiği, her yıl karın tokluğuna elma bahçelerinde çalışmak üzere mevsimlik işçilerin akınına uğrayan, grev ve her türlü işçi hareketine karşı örgütlenmiş bir yer. Jim yeni yetme bir  "kızıl". Yeni ama donanımsız değil. Onun şartlarındaki birinden beklenmeyecek kadar çok okumuş, babasının tek kişilik öfke ve mücadelesinden kendine dersler çıkarmış, annesinin ölümü ve haksız yere hapse atılışıyla artık kendini manevi olarak huzura erdirecek bir amaca adamaya karar vermiş bir genç adam. Mac ondan daha tecrübeli, iş bitirici, sosyal ve hırslı bir "partili". Onun işi işçilere grev yapmayı öğretmek. İşte roman da bu ikilinin birbirini bulup Torgas Vadisi'ne gitmeleriyle başlayan olayları anlatıyor.


    Pixley Pamuk ve Mac


    Pixley Pamuk grevinin lideri Pat Chambers (önde)
    San Joaquin Vadisi çiftçileriyle mücadelede, 1933
    Kaynak: as.sjsu.edu/steinbeck/index.jsp
    Torgas Vadisi'yle aynı bölgede (Kaliforniya) bulunan pamuk tarlalarından sık sık bahsediliyor kitapta. İşte o Pixley pamuk tarlaları gerçekten de 1933 yılında ABD'deki Komünist Parti üyesi grev liderleri başkanlığında şiddetli bir greve sahne olmuş. Steinbeck bu grevi yakından takip etmiş, grev liderleriyle görüşmeler yapmış. O liderlerden Biri solda resmini gördüğünüz Pat Chambers. Kitaptaki Mac karakterinin, onu ve diğer liderleri yansıttığı söyleniyor. Jim de aslında başka grev liderlerinden esinlenilerek yaratılmış. Zaten kitaptaki sade detayların gücü, kurgudaki kasaba yönetimi, halk komitesi, finans kurumu, üreticiler birliği, gazete gibi çok sayıda faktörün etkileşiminin geniş şekilde sunulması, kitabın gerçek hayattan ne bol beslendiğini anlatıyor.


    Kızıl Roman?


    Kitap Gazap Üzümleri'nin gölgesinde kalmış desem de aslında bu edebiyat çevrelerinin gözünde böyle. Steinbeck için böyle olmadığını zaten söyledim. Daha önce görece neşeli eserler veren Steinbeck'in okuyucuları, siyasi ortama rağmen, en çok okunanlar listesine sokarak kitaba hak ettiği ilgiyi göstermiş. Kitabın belki de daha da çok ilgi gördüğü bir yer de Sovyet bloğu ülkeleri. Doğu Avrupa'nın komünist rejimleri bu kitabı kapitalizm eleştirisi olarak yorumlamış ve desteklemiş. Halksa kendi mücadelelerinin bir anlatısı olarak kitabı o kadar sevmiş ki 40'lar ve 50'lerde neredeyse her evde bir Steinbeck romanı bulunurmuş.


    Pat Chambers, Pixley Pamuk grevinde 
    işçilere hitap ederken 
    Kaynak: as.sjsu.edu/steinbeck/index.jsp
    Bu kitap gerçekten de Mac ve Jim'in ağzından yazılmış bir komünizm, işçi hareketi ve devrim güzellemesi mi?  Öncelikle başta Sovyet bloğu olmak üzere yayınlandığı ülkelerde kitabın böyle algılanması biraz duygusal çarpıtmanın sonucu. Böyle olmasını isteyen gözler sermaye sahiplerinin saf kötü, işçilerinse saf iyi olarak çizildiğini görebilirler bu kitapta. Steinbeck'in sol görüşlere sahip olduğu bir gerçek. Öte yandan ben işçilerin ve "kızıllar"ın iyilik ve erdem timsali katıksız "iyiler" olarak gösterildiğini düşünmüyorum. Mac manipülatif, amaca ulaşmak için her yolu mubah sayan, öte yandan zaman zaman duygularına yenilen, "dava"ya odaklanıp diğer bütün başka şeyleri (ölenleri, bireylerin kayıplarını) gözden kaçıran bir adam. İşçiler aralarında dürüst-yalancı, pis-temiz, uysal-asi her tip adamın olduğu bir grup ama kimi zaman tembeller, bir hedef için çalışmaktansa anlık ihtiyaç ve arzularının peşinden gidiyorlar. Güvenilmezler, çıkarcılar, manipülasyona çok açıklar, dengesiz ve irrasyoneller. Böyle işçi güzellemesi olur mu?


    İnsanın Bitmeyen Kavgası


    Daha da önemlisi eğer Steinbeck kişisel görüşlerine yer verdiyse bunlar Mac'in değil, Doktor Bruton'ın ağzından çıkanlar. Doktor ne sermayedar ne de mavi yakalı. Ne kapitalizm ne de komünizm aklına yatıyor. O işin biraz daha felsefi tarafında. Bu bitmeyen kavgayı insanın içindeki iyi ve kötünün savaşı olarak görüyor. Kızılların aksine bireye önem veriyor. Grevde siyasi olayları, işçi sınıfının hareketlerini değil, bireyin toplum içindeki hareket tarzını ve kötü ile iyi arasındaki mücadelesini gözlemliyor. Grev kampında çalışmasının tek nedeni "insan"a şahit olma hevesi. Çünkü ona göre bu da onun bitmeyecek savaşlarından biri. İnsanın içinde kendine duyduğu sevgi ve nefret bir arada bulunuyor, sürekli çatışıyor ve biri diğerini dengeliyor. Bütün bunlar insanın kendi içindeki çekişmenin yansıması belki. Bu yüzden insan ancak son bir birey (kendisi) kalıncaya kadar herkesi yok ettiğinde huzur bulabilir. Bütün bunlar kitaba siyasiden çok felsefi bir alt metin kazandırıyor. Aynı iyi-kötü mücadelesini Fareler ve İnsanlar ile Cennetin Doğusu'nda da görmek mümkün.


    Kayıp Cennet


    İyi ve kötünün savaşı aslında kitabın adında da vurgulanmış. "In dubious battle" (Bimeyen Kavga) John Milton'ın 17. yüzyılda yazdığı, Lucifer'in Tanrıya isyan edip cennette savaş çıkarmasını ve sonunda kovulmasını konu alan Paradise Lost adlı şiirindeki şu mısralarda geçiyor: His utmost power with adverse power opposedIn dubious battle on the plains of Heaven.  Steinbeck kitabı üzerinde çalıştığı dönemde arkadaşı Wilbur Needham'a yazdığı bir mektupta bu satırları kastederek şöyle diyor: Yeni kitabım, Kayıp Cennet'in başında Lucifer'in 'ruhların kuşandığı sayısız güçten' bahsettiği pasaja atfen Bitmeyen Kavga* adını taşıyor.


    Yine aynı şiirde "Daha iyidir hükmetmek cehennemde/Kulluk etmektense cennette" diyen Lucifer Steinbeck'e ilham veren mısralarda verdiği savaşı betimliyor ve "dubious" sıfatını uygun görüyor. Cennetin ovalarındaki "dubious" (şüpheli, belirsiz) savaş ikili anlamda kullanılıyor. Şeytan'ın açısından bakılırsa bu mücadelenin herkese açık, iki tarafın da galip gelebileceği bir  mücadele olduğu anlamı çıkarılıyor. Tanrı'nın açısından bakılırsa Şeytanın savaşı inanması güç, şüphe uyandıran, karanlık bir savaş. Steinbeck'in romanına ve romanda anlatılanlara da iki açıdan da bakmak mümkün. Herkesi ilgilendiren, herkesin kazanabileceği bir mücadele de denebilir, içinde bir pislik olan karanlık bir uğraş da... İsyancılar kahraman da olabilir, hain de...

    Son söz: Okuyunuz efenim!


    Not: Bence London tam da ikinci fotoğraftaki kel adam gibi biri, sadece biraz daha iri.


    * Kitabın orijinal adı In Dubious Battle. Şiirde bu "Cennetin ovalarında şüpheli savaşta" şeklinde geçiyor. Kitabın adı ise yukarıda anlattığım çift anlamlı etkiyi verecek tek bir sözcük olmadığından belki de, Bitmeyen Kavga olarak çevrilmiş.

    2 Mart 2012 Cuma

    Khaled Hosseini'nin En Sevdiği Kitaplar

    Kaynak: khaledhosseini.com


    Khaled Hosseini; kitapları ülkemizde en çok satanlar listesine girmiş, bir kitabını okuyanın mutlaka diğerini de okumak istediği ve birçoğunun sabırsızlıkla üçüncü kitabını beklediği yazar. Uçurtma Avcısı veya Bin Muhteşem Güneş çok insanın favorileri arasında. O ise en sevdiği kitaplara, en sevilen kitabında, The Kite Runner, Bloomsbury 2008 baskısında, yer vermiş. Liste yazarın kitaplarındaki kimi unsurlara da ışık tutuyor. İşte yazarın kendi kaleminden sevdiği kitaplar...

    "Khalid Hossein'in En Sevdiği Kitaplar


    Çocuk Kitabı

    Shel Silverstein'dan Cömert Ağaç (The Giving Tree). Bu kitabı seviyorum çünkü basit, hüzünlü ve usulca yürek burkuyor. Oğlanın yaşlı bir adam, ağacın da kuru bir kütük olduğu son bölüm beni her seferinde etkiliyor. Bu şartsız sevgi ve sadakatin güzel bir öyküsü. Bazı açılardan ağaç, sonsuz verme yetisi ve karşılığında hiçbir şey istememesiyle, bana Uçurtma Avcısı'ndaki Hassan'ı hatırlatıyor.


    Klasik

    Hâfız'ın Dîvanı. Hâfız'a Farsça konuşulan dünyada saygı duyulur. O üstün ve muhtemelen en büyük Fars şairidir. Onun felsefe, mistik aşk ve sık sık düzen karşıtı cesur beyanları mest eden süslü imgeler ve büyülü ritmlerle doludur. Yürekten gelen gazelleri beni etkilemekte hiç başarısız olmamıştır ve Kabil'de bir okul çocuğu olarak okuduğum zamanki gibi bugün de hala etkiler.


    Çağdaş Kitap

    John Steinbeck'ten Gazap Üzümleri (The Grapes of Wrath). Joad ailesinin ve ezilen göçebe emekçilerin 1930'larda çektikleri zorluklar bugün bende lisede bu kitabı ilk okuduğum zamanki kadar yankı bulmakta. Mülksüz insanların sömürülmesi ve bastırılması bana hitap ediyor ve son sahnedeki özgeci fedakarlığın, Rose Sharon'ın ölmekte olan adamı ambarda emzirmesinin, şimdiye kadar okuduğum en unutulmaz ve etkileyici final sahnesi olduğunu düşünüyorum.


    İlk On

    Gazap Üzümleri (Grapes of Wrath), John Steinbeck
    Küçük Şeylerin Tanrısı (God of Small Things), Arundhati Roy
    Pi'nin Yaşamı (Life of Pi), Yann Martel
    Alice Munro'dan herhangi bir şey
    Dîvan, Hâfız
    Dörtlükler, Ömer Hayyam
    Frankenstein, Mary Shelly
    Sefiller (Les Misérables), Victor Hugo
    Mevlânâ'nın eserleri
    Ne Nedir (What is the What: The Autobiography of Valentino Achak Deng), Dave Eggers"

    Sunum&Çeviri: BA      Kaynak: The Kite Runner, A Reading Guide, Bloomsburry, 2008


    Ayrıca bkz: Housseini'den Afgan Manzaraları (Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş)



    27 Şubat 2012 Pazartesi

    John Ernst Steinbeck, Jr.

    1962, New York      Kaynak: corbisimages.com
    John Ernst Steinbeck Jr. ile evdeki kitaplıkta bulduğum Fareler ve İnsanlar'la tanıştım. Sonra İnci, Sardalye Sokağı, Yukarı Mahalle, Al Midilli, Alev, Cennet Çayırları ve benim hayatta en sevdiğim kitap olan Cennetin Doğusu geldi. Gazap Üzümleri'ni elime geçirdiğimde annem çok etkileyici ama üzücü olduğunu söyleyerek beni vazgeçirdi. Bir sefer de bir öykü antolojisini sırf içinde Steinbeck'in bir öyküsü (Cinayet) var diye aldım. Şimdi uzun aradan sonra Bitmeyen Kavga'yı okuyorum. Yine beğeniyorum, yine çok memnunum.

    1962, New York    Kaynak: corbisimages.com
    Her iki kitabın arasına bir Steinbeck sokuşturduğum, kendime bir iyilik yapmak istediğimde gidip bir Steinbeck kitabı aldığım günlerde garip bir şey oldu. Kitaplarını incelerken birden sert bakışlı, keçi sakallı, iri bir adam gördüm. Garip olan böylesine sıkı bir okuyucusu olmama rağmen ne hayatını ne yüzünü merak etmemiş olmamdı. Bir insanın yüzünden daha kişisel, daha çok şey anlatan, daha özel ne olabilir? Yazdıkları mı?

    Sanırım öyleydi ki ona ulaşmak, onu hissetmek için hayat hikayesini okumama, fotoğraflarına bakmama, hakkında yazılanları okuyup yer aldığı programları izlememe gerek yoktu. Çünkü onun hayatı, kişisel tecrübeleri, ailesi, aralarında yaşayıp sevdiği insanlar, düşünceleri, değerleri, hissettikleri, her şeyi kitaplarında. Romanlarına konu olan mevsimlik işçiler, fakir köylüler, evsizler, meraklı çocuklar, yeni topraklara göç eden aileler, toprağa ağaç gibi kök salmış insanlar Steinbeck'in insanları. O onlardan biri. Onlar gibi yokluk çekmiş, ırgatlık yapmış, göçmüş, okumuş ama yarıda bırakmış, karavanına atlayıp kitaplarında bir şehir rehberi detayında işlediği Kaliforniya vadisini dolaşmış, dereden laboratuarlara satmak için kurbağa toplamış, cepheye gitmiş, Soğuk Savaş ABD'sinde sosyalist damgası yemekten korkmayıp işçilerin hakkını savunmuş,  ABD başkanına danışmanlık yapmış hepsini de yazmış. Hiçbir yerde yazmayan ama her gün her yerde yaşanan hayat mücadelesini ve sıradan insanların mucizelerini yazmış.

    John Steinbeck kız kardeşi Mary ile al midilli "Jill"in üstünde, 
    1909, Salinas, Kaliforniya.    
    Kaynak: as.sjsu.edu/steinbeck/index.jsp

    Sert bakışlı, mütevazı ve fotoğraflarının dörtte üçü sigaralı olan bu adam, 27 Şubat 1902'de muhasebeci bir baba ve edebiyat sever bir annenin çocuğu, Mary'nin ağabeyi, Esther ve Elisabeth'in kardeşi olarak dünyaya gelmiş. Çocukluğunu Kral Arthur'un efsanelerini okuyarak ve yaz aylarında çiftliklerde çalışarak geçirmiş. 14 yaşında yazar olmaya karar vermiş ama önce 5 yıl Standford Üniversitesi'nde ilgisini çeken dersleri alarak ama diploma almayı kafasına takmayarak okumuş. Bu dönemde bir laboratuarda asistanlık yapmış, New York'u tanımış ve yazdıklarını yayınlatamayınca Kaliforniya'ya geri dönmüş.

    Manşet: "Onun kalemi bir sürü kılıçtan daha güçlü - John Steinbeck arka bahçeyi 
    gösterinceye kadar Amerika ön verandasıyla gurur duyuyordu. 
    Bugün iki film onun mesajını yayıyor" 
    Gazap Üzümleri hakkında     
    Kaynak:  aboutlux.com

    1930'da ilk eşi Carol ile evlenmiş. Büyük Buhran döneminde ailesinin desteğiyle tam zamanlı yazmaya başlamış. İlk dikkat çekici kitabı Tortilla Flat 1935'te basılmış. Sonraki birkaç yıl ise Bitmeyen Kavga,  Gazap Üzümleri ve Fareler ve İnsanlar gibi üst üste başarılı romanlar getirmiş. Birçok eyalette yasaklanıp toplatılan Gazap Üzümleri 1940 yılında kurgu dalında Pulitzer Ödülünü kazanmış. 1941'de evliliği çatırdamaya başlarken yakın dostu Ed ile Kaliforniya Körfezi'ni bir karavanla dolaşmış. Daha sonra bu deneyim ona Sea of Cortez kitaplarını yazdırmış.

    1942'de boşanmış ve aynı ay Gwyndolyn ile evlenmiş. 1943 yılında İkinci Dünya Savaşı'nda savaş muhabirliği yapmaya başlamış. Ay Battı ve Bombs Away gibi savaş temalı kitaplarına bakarak İkinci Dünya Savaşı'yla daha önceden ilgilenmeye başladığı söylenebilir. Akdenizdeki bu görevinde yaralanınca 1944 yılında görevinden ayrılarak ülkesine dönmüş. Bir Savaş Vardı ise bu döneminin sonucu olarak ortaya çıkmış. Aynı yıl büyük oğlu Thom doğmuş; 1946'da da John Steinbecklerin dördüncüsü.

    Oğullaıyla birlikte; soldaki Thom, sağdaki John. 1954, Paris.
    Kaynak: content.cdlib.org

    1947 yılında Soviet Devrimi'nden sonra batılıların Soviet bölgesine yaptıkları ilk kültürel ziyaretlere katılmış; Batum, Tiflis, Moskova, Stalingrad ve Kiev'e gitmiş. (Bu döneme ait Robert Capa fotoğrafları) Bu tecrübenin de sonucu A Russian Journal olmuş. 1948'in Mayıs'ında romanlarında sık sık rol verdiği (Fareler ve İnsanlar'da Slim, Cennetin Doğusu'nda Lee, Gazap Üzümleri'nde Casy...), yakın dostu Ed'in ölmesi ve eşi Gwyn'in boşanma kararı alması John'u derin bir depresyona sokmuş. 1948 yılında "American Academy of Arts and Letters" üyeliğine seçilmişse de 1940'ların sonunda bir daha eski günlerine geri dönemeyeceği, Gazap Üzümleri'nin üzerine çıkacak bir eser veremeyeceği konuşuluyormuş.

    Kaynak: digitalgallery.nypl.org
    Kaynak: digitalgallery.nypl.org
    1950'de ölünceye kadar evli kalacağı üçüncü eşi Elaine ile evlenmiş ve yeni kitabının hazırlıklarına başlamış. 1952 yılında yayınlanan Cennetin Doğusu edebiyat dünyasını sarsmış; Steinbeck kendisinin de "the big one"  (büyük olan) dediği, belki de kariyerinin en yetkin eserini vermiş. 1960 yılında ise kanişi Charley ile yine karavana atlayıp üç ay boyunca ABD'yi dolaşmaya başlamış. Oğlu Thom'a göre babası ölmekte olduğunu biliyormuş ve uzakta kalan gençliğine dönmek, son kez köklerine ziyaret etmek ve Amerika'yı görmek istemiş. 

    Bu dönemini Travels with Charley kitabında anlatmış. Steinbeck'in yüzünü iyice Amerika'ya döndüğü bu dönemde siyasi yönünün daha görünürlük kazanması şaşırtıcı değil. 1950'lerde Demokrat Parti başkan adayı olmuş ve Birleşmiş Milletler'in kuruluşunda çalışmış siyasetçi ve diplomat Adlai Stevenson'a arkadaşı olarak danışmanlık yapmış olan Steinbeck, 1962-63 yılları arasında Demokrat Başkan John F. Kennedy'nin de Rusya nezdinde kültür büyükelçiliğini yapmış.

    Steinbeck Nobel Ödülünü kazandıktan sonra "Ustaların Buluşması" çerçevesinde 
    Lenin Ödülü sahibi Martiros Saryan'a poz veriyor. 1963, Moskova. 
    Kaynak: chagalov.tumblr.com

    Steinbeck'in güçlü ve etkili edebiyatının bir kanıtı olarak 10 Aralık 1962 tarihinde Nobel Edebiyat Ödülünü alması Akademi tarafından şöyle açıklanmış: İsveç Akademisi bu ödülü John Steinbeck'e gerçekçi olduğu kadar hayal gücü de içeren, sempatik mizahı ve keskin sosyal kavrayışıyla seçkinleşen yazıları nedeniyle vermektedir. Steinbeck ise bu ödülü hak edip etmediği sorulduğunda alçak gönüllü bir şekilde "Açık yüreklilikle, hayır." cevabını vermiş. Bu ödülü ABD Kongresi Kütüphanesi Amerikan Edebiyatı Fahri Danışmanlığı (1963) takip etmiş.

    Steinbeck'in Nobel Ödülü Töreni'ndeki konuşması.

    Soldan sağa 1962 yılı Nobel Ödülü kazananları:
    Prof. Maurice Wilkins (Psikoloji&Tıp), Dr. Max Perutz (kimya),
    Francis Crick (psikoloji&tıp),John Steinbeck (edebiyat),
    James Watson (psikoloji&tıp), Dr. John Kendrew (kimya).
    Nobel Ödül Töreni, 1962, Stokholm.
    Kaynak: cornellreading.typepad.com

    Sosyal ve politik konularda her zaman aktif olan Steinbeck'in en yoğun şekilde siyasetle ilgilendiği dönem Nobel Ödülü sonrası yukarıda bahsettiğimiz Kennedy dönemi ve ardından iki dönem üst üste seçilen diğer Demokrat Başkan Lyndon Johnson dönemiymiş. Johnson'ın seçim kampanyası için resmi biyografisini hazırlayan Steinbeck, adaylığı kabul konuşması dahil birçok önemli konuşmayı kaleme almış. Emeği karşılığı para almamış. Çalışmalarında kendi değerlerini, siyasi görüşlerini, benimsediği politik tutumu da yansıtan Steinbeck başkana iletişim konusunda danışmanlık da yapmış.

    Steinbeck, oğlu John (20) Vietnam Şavaşı'na gitmeden önce 
    danışmanlığını yaptığı aile dostu Başkan Lyndon Johnson 
    ile oval ofiste görüşürken. 
    16 Mayıs 1966, Vaşington   Kaynak: wikipedia.com 
    Beyaz Saray'da "kırmızı halı" muamelesi gören, başkan ailesinden sayılan, başkan için danışmanlık yaptığı zamanlarda bulunduğu şehirden özel uçakla aldırılan, Beyaz Saray'da konakladıkları gecelerde Johnsonların odasına en yakın odada kalan Steinbeck ve ailesi ile Johnsonlar arasında özel bir dostluk ve güçlü bir siyasi ittifak kurulmuş. Steinbeck 1964 yılında "Presidential Medal for Freedom"ı (Başkanlık Özgürlük Madalyası) almış. Denebilir ki bu dönem Steinbeck'in Amerika siyaseti üzerine düşüncelerin işleme ve toparla açısından verimli olmuş. Bunun en önemli meyvesi ise ölümünden önce (1966) basılan son kitabı olan Amerika ve Amerikalılar kitabıymış.  Aynı yıl Ulusal Sanatlar Konseyi üyeliğine de getirilmiş.

    1968'e gelindiğinde Steinbeck zamanının dolduğunu hissediyormuş. Doktoruna yazdığı bir mekupta artık fiziki durumunun hayatta kalmasına izin vermeyeceğini iliklerinde hissettiğini yazmış. Sayılı fotoğrafında sigara içmeyen (İlk fotoğrafında boynunda belli belirsiz görülen ipin ucunda süslü bir çakmak var!) Steinbeck 20 Aralık 1968 tarihinde bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiş. Vasiyeti doğrultusunda yakılmış ve külleri Salinas, Kaliforniya'daki, ebeveynlerinin de yattığı aile mezarlığına gömülmüş...2004'te eşi Elain de öyle.

    Bu büyük yazardan kalan, listesi aşağıdaki eserlere sayısız kısa öykü, senaryo ve romanlarından yapılan onlarca sinema uyarlamasını da eklemek gerek. Hatta bu uyarlamalardan bir tanesi de 1962 yapımı 'İkimize Bir Dünya' adlı Türk filmi.

    Özetle;

    Steinbeck, insanın ne kadar sıradan, sıradan insanların ne kadar önemli, önemli şeylerin ne kadar küçük olduğunu anlatan kitaplarında insanın hem en büyük felaket hem de tek umut olduğunu söyleyen; doğayı, toprağı ve canlıları sonsuz kere yücelten bir ses.

    Bugün de onun doğum günü. İyi ki doğdun John! İyi ki yazdın!



    Kitap Listesi:
    • Cup of Gold (1927) Altın Kupa
    • The Pastures of Heaven (1932) Cennet Çayırları
    • The Red Pony (1933) Al Midilli
    • To a God Unknown (1933) Bilinmeyen Bir Tanrıya
    • Tortilla Flat (1935) Tortilla Flat (Yukarı Mahalle)
    • In Dubious Battle (1936) Bitmeyen Kavga
    • Of Mice and Men (1937) Fareler ve İnsanlar
    • The Long Valley (1938)
    • The Grapes of Wrath (1939) Gazap Üzümleri
    • The Forgotten Village (1941)
    • Sea of Cortez: A Leisurely Journal of Travel and Research (1941)
    • The Moon Is Down (1942) Ay Battı
    • Bombs Away: The Story of a Bomber Team (1942)
    • Cannery Row (1945) Sardalya Sokağı
    • The Wayward Bus (1947) Tutku Otobüsü
    • The Pearl (1947) İnci
    • A Russian Journal (1948)
    • Burning Bright (1950)  Alev
    • The Log from the Sea of Cortez (1951)
    • East of Eden (1952) Cennetin Doğusu
    • Sweet Thursday (1954) Tatlı Perşembe
    • The Short Reign of Pippin IV: A Fabrication (1957) Kısa Süren Saltanat
    • Once There Was A War (1958) Bir Savaş Vardı
    • The Winter of Our Discontent (1961) Mutsuzluğumuzun Kışı
    • Travels with Charley: In Search of America (1962)
    • America and Americans (1966) Amerika ve Amerikalılar
    • Journal of a Novel: The East of Eden Letters (1969)
    • Viva Zapata! (1975) Viva Zapata
    • The Acts of King Arthur and His Noble Knights (1976)
    • Working Days: The Journals of The Grapes of Wrath (1989)
    • Steinbeck in Vietnam: Dispatches from the War (2012), Thomas E. Barden (Editor)