9 Ağustos 2016 Salı

The Time of the Doves (Güvercinler Gittiğinde)


Geçen sene bu sıralar okuduğum ama hem Türkçe tercümesi olmadığından hem de Türkiye'de satılmadığından yazmadığım kitaplar oldu. Oysa kitapları da sevmiştim. Aylar geçip de kitapların bende tortu bıraktığını fark edince yazmaya giriştim. The Time of the Doves'un artık Türkçeye çevrilmiş olduğunu da görünce bir an önce bu yazıyı yayınlamam şart oldu.

The Time of the Doves, The Pegean Girl ve In Diamond Square isimleriyle de Katalancadan İngilizceye çevrilmiş, sürgün Katalan yazar Merce Rodoreda'nın romanı. Asıl adı La plaça del Diamant. Yazarın en iyi eser, Katalan edebiyatının en önemli örneklerinden biri sayılıyormuş. İspanya İç Savaşı öncesi ve sonrasını kapsayan dönemde Barselona'da geçiyor. Kahramanımız Natalia içine kapanık, naif, kendi halinde bir kız. Roman bu genç kızın Quimet adında kıymeti kendinden menkul, egosu yüksek, zora da gelemeyen, bence esasen sevmeyi de bilmeyen bir adamla tanışmasıyla başlıyor. Sonra başka heyecanlar, annelik, fakirlik, savaş, güvercinler, çaresizlik, mücadele... Romanın sonunda kendi küçük dünyasına yaşayan özgüvensiz kızdan hayata karşı kendi duruşunu oluşturmuş, çevresini algılayan olgun bir kadına dönüşüyor Natalia.

Bilinçakış tekniğinin kullanıldığı romanlar hep gözümü korkutmuştur. The Time of the Doves çekincelerimi boşa çıkardı. Edebiyatından çok hoşlandım. Garip şekilde sürükleyiciydi, okumak rahattı.

Kitabı okuma nedenlerimden biri de Barselona hakkında bir şeyler öğrenmek, bir duygu yakalamaktı.  Kendi dünyasında yaşayan Natalia'dan Barselona, dönem, yaşantı veya hakim düşünceler hakkında pek bir şey öğrenmek mümkün olmadı. Yine de Katalan hayatı ve kültürü hakkında detaylar vardı.

Bu romanı okumaya karar verdiğimde Türkçeye çevrilmemiş olduğunu görmüştüm, okuduktan sonra da neden çevrilmemiş ki diye hayıflanmıştım. Bundan 1 yıl sonra Alef Kitap'ın romanı Güvercinler Gittiğinde adıyla çevirdiğini fark ettim. Çevirisi nasıl olmuştur bilmiyorum ama kitabın kendisi gayet okunası bilin isterim.