Dünyanın
bir yarısı George R. R. Martin'in Taht Oyunları'nı (TO) okudu, diğer
bir yarısı izledi... Milyon kere yazıldı, arkadaş arasında bolca
konuşuldu... Fantezi edebiyata ilgi duymayan, sadece Tolkien'in
Hobbit'ini ve Le Guin'in Yerdeniz Öyküleri'ni okumuş, Harry Potter
hakkında tek bildiği "Büyücü bi çocuk var, gözlüklü..." olan biriyim.
Öte yandan iyi bir okuyucuyum... Fantezinin kardeşi bilimkurguyu da yalayıp yutmuş sayılırım. Buradan aldığım güçle Taht Oyunları'nı
hunharca eleştirmeye başlıyorum... (Bundan sonrası ağır "spoiler"
içerir.)
Kitapla ilgili birinci derdim yaratıcılık
sorunu. Bir noktada kitapları türlerine göre değerlendirmek gerektiğini
biliyorum. Fantezi diyince de benim aklıma yukarıda saydığım iki kitap
geliyor ve TO'nın şanssızlığı burada başlıyor. Bu iki kitapta
dünyamızdan bambaşka yeni bir evren kuruluyordu: yeni bir kültür, dil,
sosyal düzen, yeni bir coğrafya hatta yeni bir değerler sistemi. Sadece
bir harita, bir iki değişik isim ve birkaç garip adet koyunca yeni bir
evren yaratmış mı oluyoruz? TO orta çağ Avrupasından devşirme asil
aileler, şövalyeler, taçlar, kıyafetler, kılıçlar ve adetlerle dolu.
Kilise yerine sept, Keven yerine Kevan, Erward yerine Eddard diyince,
Krallıklar Diyarı'ndan doğuya(!) yelken açınca varılan zengin ticaret
limanlarına Doğu Akdeniz değil de Özgür Şehirler denince, Özgür
Şehirlerden yani Doğu Akdeniz limanlarından sonra göçebe barbar
toplumlarla karşılaşınca, hele bunlar atla yaşayıp kesik kısrak sütü
(kımız!?) içerek sarhoş olunca benim aklım başımdan gitmiyor. Kitabın en
fantastik yeri Targaryenler ve ejderhaları mıydı? Ejderha mı? Ooo
dostum, bu kimin aklına gelirdi? Yoksa bunlar ağzından ateş saçan iri
yarasa-kertenkele kırmaları mı? Belki başka bir efsane olan zombiler de
kullanılabilirdi o zaman. Ah evet zombiler yani "Ötekiler" de var
kitapta. Aynen zombiler gibi öldürdüklerini kendilerine katıyorlar;
onlar da zombileşip canlılara saldırıyor.Yine dağlar tepeler var, yine
kuzey soğuk güney sıcak... Ama kışlar çok uzun sürüyor derseniz
Alaskalılara sormak lazım derim. Bence kitabın tek orjinal yeri Kartal
Yuvası'nın (çok orjinal bir isim gerçekten!) mimarisi ve gök zindandı. O
kısımları okurken gerçekten hayal gücümü kullanmak zorunda kaldım ve
zevk aldım.
İkinci sorun cinsellik ve kadın meselesi...
Aslında sevgili George fantezinin yepyeni bir dünya kurmak olduğunu
biliyor ve bunun yolunun "Hımm burda kışlar 9 yıl sürüyor, - 40 filan
oluyor" demekle olmayacağını da hissediyor. Yeni bir sosyal değerler
düzeni gerek, belki binlerce yıldır süren şu ataerkil toplumu, onun
cinselliğe bakışını değiştirerek gerçekdışı bir evren hissi
verebilirdi...denemiş de. Ama insanın binlerce yıl içine işlenen bir
şeyi değiştirmesi kolay değil. Sevgili George'da vermiş ensesti; vermiş
teşhirciliği... Hiçbirine itirazım yok ama fantastik ya da gerçekdışılık
hissi veren bir yanı olmadığını da söylemek zorundayım. Habire
erkeklerin kadınların "üstüne binmesinden", erkeklerin zevk noktasına
varmasından (Neden kadınlar da zevk almıyor? Neden kadınlar çiftleşecek
erkek seçip onun için dövüşmüyor?) kadınların çocuk doğurarak mevki
kazanmasından, karakterlerin babası nereliyse oralı olmasından
bahsedersen bu iş olmaz. O zaman, Lysa'nın (Lisa?) 9 yaşındaki oğlunu
emzirmesi, Catelyn'in çıplak olarak mektup okuması veya Dany'nin
memelerinin ve bacak arasının her fırsatta konu edilmesi gereksiz bir
hal alıyor. Örnek: Dany kocasının cenaze töreni için yıkanıyor, sonra
parfümleniyor, parfümü süren köle bacak arasına da parfüm sürüyor ve bu
Dany'ye serin bir öpücük hissi veriyor. Dany'nin ne banyosunun ne de
parfümünün hele de parfümün sürüldüğü yerin ve verdiği hissin hikayenin
geri kalan kısmında en ufak bir rolü var. Zaten roman boyunca Dany
sıcaklığı ve ağırlığı bacak arasından hissediyor, terler bacak arasından
akıyor, yumurtayı bacak arasına koyuyor. Ne bacakmış ne arasıymış
arkadaş!? Sanki 14-17 yaş arası ergen gençlerin ağzına bir parmak bal
çalınıyor, tüm amaç bu.
Zaten
kitaptaki 6 temel kadın karakterden de kadınların durumu anlaşılıyor.
Kadınlardan, biri baş kötü ama karizma filan değil yine akıllı, cesur ve
karizmatik olanlar onun babası ve erkek kardeşi (Cersei); diğeri
kitabın en sünepe, en mıymıntı, en gizli hain karakteri (Sansa); öteki
onun kardeşi çok zeki, azimli, dürüst ve onurlu çünkü erkek gibi (Arya);
öbürü yarı deli, korkak, kardeşini ve ailesini önce belaya bulaştırıp
sonra yarı yolda bırakan bir anne (Lysa); beriki onun kardeşi kocası
öldüğü için kurgu gereği bazı iyi işler yapıyor ama hataları da var, ne
zaman güçlü olması gerekse kocasının soyadından bahsediyor, en önemli
özelliği çocuklarının anası, kalesinin kadını olmak (Catelyn); sonuncusu
ise habire memesi ve bacak arası gündeme gelen, evlenerek ve doğurarak
güç ve mevki elde eden, en sonunda da hayatta kalmak için fantastik
yaratıkların varlığına mecbur olan bir genç kız (Dany). I rest my case!
Sürükleyicilik ve kurgunun sarması açısından sözüm yok, gayet başarılı. Yoksa 830 sayfa nasıl okunurdu? Tasvirler güzel, ne insanı bezdirecek kadar çok ne de bilmediğimiz bu dünyayı hayal etmemizi engelleyecek kadar az. Anlatımın sahneler halinde gitmesi ve eşzamanlı olarak bir çok olayın gerçekleşmesi akıcılık/sürükleyicilik açısından harika. Aksiyon açısından son derece doyurucu ama sürprizlerin pek de sürpriz olmadığını söylemek zorundayım. Örneğin aptal sarışın Joff'un Kral Robert'ın değil Jaime Lannister'ın oğlu olduğunu çocuğun ilk tasvir edildiği an, Dany'nin ejderja yumurtalarının canlı olduğunu ilk ısındıkları an anlıyorsunuz. Yine de durumun karmaşıklığı ve ilginçliği okuma zevkini devam ettiriyor. Kafamda tam olarak olay örgüsüne oturtamadığım yerler var ama bu bir serinin ilk kitabı olduğu için ileride bir yerden bağlanır diyerek susuyorum.
Dil fantezi edebiyatta önemli bir nokta çünkü fantastik hissinin verilmesinde uydurma kelimeler, bozuk dilbilgisi ve benzeri çarpıtmalar kullanılıyor ve bu işi komik olmadan yapabilenler "high fantasy" yazmış oluyor. Ben Türkçe çeviriyi okuduğumdan en azından çeviride bu tekniğin sınırlı görüldüğünü söyleyebilirim. Çeviriyi Sibel Alaş yapmış, ben isim benzerliği sanmıştım ama Adam'ın Sibel Alaş'ıymış. Hatta güzel de bir söyleşi yapılmış, işte burda.
Amma çeviri canımıza okumadıysa bu sefer de edisyon/düzeltme bitirdi işi. Ey Epsilon, 30 TL fiyat çektiğin, 3. baskısını yaptığın bir kitabı "proof-reading" yaptıramıyorsan dükkanı kapat! Çeviriyi yaptığınız metinde kaç tane noktalama, yazım veya anlam hatası vardı? Ben okumadan hiç yoktu diyorum. Çünkü bugüne kadar onlarca İngilizce kitap okudum hiçbirinde tek hata görmedim. Oysa TO'da elimde kalem olsa edebiyat hocası gibi üstünü çizeceğim hatalar vardı: "olarak" yerine "olacak", "Robb" yerine "Rob" (iki defa), "yıldızlara dokunsa uzanabilecek" yazmak ve diğerleri gibi. Demek ki MS Word Check'le kitap basılmıyormuş.
Bir de aklıma şu takıldı: Bu kitap aslında önceden Türkçeye çevrilmiş ama satışlar iyi gitmediğinden serinin diğer kitapları çevrilmemiş. Şimdi dizisi yapılan her şey popüler olduğu için satışlar patlamış ve 2 kitap daha piyasaya sürülmüş. Peki ya dizi çekilmeseydi? İlk kitabı okuyanlar sonunu bilmeden hatta esas hikayeyi bilmeden öylece kalacak mıydı? Bence böyle bir şey okuyucuya saygısızlık. Seri kitaplarda ya bütün seriyi yayınlayın ya da yayınlamayın.
Çok uzayan bu yazıma özet geçerek son veriyorum: Çoğunluk kitabın hastası ama eleştirilecek yanları da var. Benim için "masalsı tarihi roman" ya da "büyüklere masallar" kategorisinde bu kitap. Bu nedenle devam kitaplarıyla zaman öldürmeyi düşünmüyorum (ara sıra diziden olayları takip ederim). Epsilon'a tekrar "Olmamış!" diyorum. Yorumlamam bu kadar.
Sürükleyicilik ve kurgunun sarması açısından sözüm yok, gayet başarılı. Yoksa 830 sayfa nasıl okunurdu? Tasvirler güzel, ne insanı bezdirecek kadar çok ne de bilmediğimiz bu dünyayı hayal etmemizi engelleyecek kadar az. Anlatımın sahneler halinde gitmesi ve eşzamanlı olarak bir çok olayın gerçekleşmesi akıcılık/sürükleyicilik açısından harika. Aksiyon açısından son derece doyurucu ama sürprizlerin pek de sürpriz olmadığını söylemek zorundayım. Örneğin aptal sarışın Joff'un Kral Robert'ın değil Jaime Lannister'ın oğlu olduğunu çocuğun ilk tasvir edildiği an, Dany'nin ejderja yumurtalarının canlı olduğunu ilk ısındıkları an anlıyorsunuz. Yine de durumun karmaşıklığı ve ilginçliği okuma zevkini devam ettiriyor. Kafamda tam olarak olay örgüsüne oturtamadığım yerler var ama bu bir serinin ilk kitabı olduğu için ileride bir yerden bağlanır diyerek susuyorum.
Dil fantezi edebiyatta önemli bir nokta çünkü fantastik hissinin verilmesinde uydurma kelimeler, bozuk dilbilgisi ve benzeri çarpıtmalar kullanılıyor ve bu işi komik olmadan yapabilenler "high fantasy" yazmış oluyor. Ben Türkçe çeviriyi okuduğumdan en azından çeviride bu tekniğin sınırlı görüldüğünü söyleyebilirim. Çeviriyi Sibel Alaş yapmış, ben isim benzerliği sanmıştım ama Adam'ın Sibel Alaş'ıymış. Hatta güzel de bir söyleşi yapılmış, işte burda.
Amma çeviri canımıza okumadıysa bu sefer de edisyon/düzeltme bitirdi işi. Ey Epsilon, 30 TL fiyat çektiğin, 3. baskısını yaptığın bir kitabı "proof-reading" yaptıramıyorsan dükkanı kapat! Çeviriyi yaptığınız metinde kaç tane noktalama, yazım veya anlam hatası vardı? Ben okumadan hiç yoktu diyorum. Çünkü bugüne kadar onlarca İngilizce kitap okudum hiçbirinde tek hata görmedim. Oysa TO'da elimde kalem olsa edebiyat hocası gibi üstünü çizeceğim hatalar vardı: "olarak" yerine "olacak", "Robb" yerine "Rob" (iki defa), "yıldızlara dokunsa uzanabilecek" yazmak ve diğerleri gibi. Demek ki MS Word Check'le kitap basılmıyormuş.
Bir de aklıma şu takıldı: Bu kitap aslında önceden Türkçeye çevrilmiş ama satışlar iyi gitmediğinden serinin diğer kitapları çevrilmemiş. Şimdi dizisi yapılan her şey popüler olduğu için satışlar patlamış ve 2 kitap daha piyasaya sürülmüş. Peki ya dizi çekilmeseydi? İlk kitabı okuyanlar sonunu bilmeden hatta esas hikayeyi bilmeden öylece kalacak mıydı? Bence böyle bir şey okuyucuya saygısızlık. Seri kitaplarda ya bütün seriyi yayınlayın ya da yayınlamayın.
Çok uzayan bu yazıma özet geçerek son veriyorum: Çoğunluk kitabın hastası ama eleştirilecek yanları da var. Benim için "masalsı tarihi roman" ya da "büyüklere masallar" kategorisinde bu kitap. Bu nedenle devam kitaplarıyla zaman öldürmeyi düşünmüyorum (ara sıra diziden olayları takip ederim). Epsilon'a tekrar "Olmamış!" diyorum. Yorumlamam bu kadar.
sizden bir isteğim var. böyle güzel yazılara devam etmeniz ve disiplini elden bırakmayarak moralinizi düşürmeden performansınızın düşmesine izin vermeden çalışmanız. bence bu blog çok iyi gidiyor. takipteyim. ayrıca biraz görünüme, tasarıma renkliliğe de yenilikler getirirseniz tadından yenmeyecek. tebrik ve teşekkür ederim.
YanıtlaSilBu güzel yorum için ben teşekkür ederim. Tasarım konusunda haklı olabilirsiniz; içeriği biraz daha zenginleştirdikten sonra bir bilene danışacağım.
SilBirkaç gün sonra iktisat kitapları hakkında ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir yazı yayınlayacağım. Ona da yorumlarınızı bekliyorum :)
Ben taht oyunlarının fanatiklerinden biriyim, dizini izledim izliyorum kitaplarını okudum, kimi noktalarda sana hak veriyorum dostum ancak ''Taht Oyunları'nın Hiç mi Kötü Tarafı Yok?'' gibi bir giriş yaparak zaten niyetini belli etmişsin, amaç yorumdan öteye eleştiri hatta karalamaya geçmiş, bu kadar geniş bir kitabı buradan özetlemeye ve iyi yanlarını saymaya gücüm yetmez. Teşekkür ederim :)
YanıtlaSilBaşlıkta bir "kötü" niyet aramaktansa, "iyi tarafları çoğunlukta ama bir de bu kötü yanları var" anlamı çıkarsan daha memnun olurdum.
Sil"Karalama"yı asla kabul edemem zira ne gerçek dışı ne de aşağılayıcı bir şey yazdım. Ama bir fanatiğin ne derece hassas olabileceğini düşünerek seni anlıyorum. İyi seyirler, keyifli okumalar ;)
Game of Thrones gerek dizisi gerek kitabı ile herkesin takip etmesi gereken bir eser. Oyunu da harika olmuş.
YanıtlaSilBen ilk kitaptan sonra kendimde o motivasyonu bulamadım ne yazık ki :(
SilSenin tersine ben okumayı 5 yaşında ama diğer çocuklardan önde olmamı isteyen ananemin yardımıyla söktüm :D Kendini tanıttığın kısmı okurken çok benzediğimizi gördüm ve sanırım ayrıldığımız tek nokta bu :D
YanıtlaSilNeyse.. Senden duyana kadar birkaç kişiden de bu kitap hakkında iyi-kötü yorumlar duydum fakat yaz tatilini Ayvalıkta nerdeyse tüm sülalesiyle geçiren bir insan olarak kafayı tırlatmamam için beni oyalayabilecek bir seriye ihtiyacım var diye biraz da internette araştırayım derken blogunu buldum.
Şimdi kitap zevki konusunda sana çok benzediğimden yola çıkarak bu seri seni oyalamaz diyorsan bana önerebileceğin başka bir şeyler var mı ?
O zaman sık sık öneri ve yorumlarınla bekliyorum seni Kitap Notları'na :)
SilBilimkurgu ve fantazya dünyasından şu üç öneriyle geliyorum o zaman.
1) okumadıysan Hobbit+Yüzüklerin Efendisi
2) Ursula Le Guin'in Yerdeniz altılısı, doyamazsan bir de Yerdeniz Öyküleri kitabı var. Sadece serüven ve heyecan değil içinde felsefe de var.
3) Asimov'un Vakıf serisi (7 kitap) bir gün ben de gözümü karartıp bu seriyi okumak istiyorum.
yazınızı beğendim :) cümleleriniz bana kendi yazılarımı hatırlattı.
YanıtlaSilkeyifli okumalar dilerim keşfettiğim iyi oldu takip etmeyi düşünüyorum :)
Haydi hayırlısı:)
SilHiç fantazya türünde kitap okumadım. Ama okursam ilk bu olur. İlk bölümdeki eleştiriniz (çok fantastik olmayan bir evren) bence okunma sebeplerinden biridir. Yüzüklerin Efendisi'nin okunma ve ilgi görme sebepleri arasında, bu dünya ve ikinci dünya savaşı yıllarındaki atmosfere gönderme, alegori vb. katması olduğu düşünülmüştü. Doğru veya yanlış. Ama bir eser, gerçek dünyaya ait bir şeyler içeriyor ama yine de bir fantazi dünyası yaratıyorsa, bu o eseri ilgi çekici yapıyor. Yoksa ben ne yapayım pamuk prenses masalını. (Ki pamuk prenses bile zamanının alegorilerini içerir ).
YanıtlaSilÇok doğru şeyler söylemişsiniz, özellikle Yüzüklerin Efendisi ve Pamuk Prenses'le ilgili. Ama benim eleştirimin bu konuyla ilgisi yok.
SilBen gerçekçi ya da fantastik olmasını ya da bunların dozunu değil; ne, nasıl yazılırsa yazılsın yaratıcı olup olmadığını tartışıyorum.
Yüzüklerin efendisinde alegori olarak ırkçı söylemleri duymuşsunuzdur. Ancak bu iddia şu an tamamen çökertilmiş durumda biraz araştırma ile bunu görebilirsiniz. Ancak yüzüklerin efendisinde sanayileşen dünyaya bir gönderme olabileceği düşüncesindeyim. Saygılarımla
SilBütün kitapları okumadan seriye yaratıcı değil demek bence kitaplara ve yazara büyük haksızlıktır. Seriyi bitirip eleştirinizi/yorumunuzu öyle yapmanızı tavsiye ediyorum
YanıtlaSilAnladım ki Taht Oyunlarını eleştirmek ayıp ve günah :) yine de serinin geri kalanı beni çekmiyor.
SilAma merak ettim ilk 800 sayfada olmayan yeni varlıklar, kavramlar veya göndermeler mi var sonraki kitaplarda?
Ayıp ve günah değil benim demek istediğim bütün kitapları okuyup eleştiri yapmanız. Kitapların toplamı neredeyse 5000 sayfa, 800 bunun yanında çok küçük kalıyor. Yani yazarın yarattığı evrenin ufacık bir kısmına bakarak yorum yapman bana göre yanlış. Sırf yorum yapmak için okuyun da demiyorum tabi zevk için de okumanızı tavsiye ediyorum gayet güzel hikayeler ve karakterler var.
Silherkesin "taht oyunları serisi ne kadar müthiş" konulu yazdığı dönemde, bu eleştiri iyi geldi.
YanıtlaSildiziyi büyük bir iştahla izlemeye başladım ancak yeni bölümlerini henüz izleyemedim. kitapları okuduktan sonra izlerim diyordum, ancak okunacaklar listem çok uzun. o kadar zamanı ve parayı bu kitaplara verip veremeyeceğime karar veremiyordum. bu yazı biraz da "okuma boşver" diyen içimdeki şeytana hitap etti herhalde...
Ben de ilk kitabı zevkle okudum ama 2000 sayfalık zaman ve parayı bulduğum an Savaş ve Barış'a veya Vakıf'a yatırmayı düşünüyorum:)
Sildiziyi izleyip beğendikten sonra eksik kalmamak için başladım ben de kitaba. Sanırım olayları bildiğim, tasvirleri de dizide görmüş olduğum için kitabı boşuna okuyormuşum gibi hissediyordum. Bu yazı çok iyi geldi, belki insanlar önce kitabı okuduğu için olayların içinde anlattıklarınızı fark edemiyor. Ben de olayları bildiğim için ister istemez ayrıntılara takılıyorum. Yazı için teşekkürler :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim. Bunlar detaylar tabi, seveni çok ve sevme nedenlerini de anlıyorum ben sadece rahatsız olduğum ufak şeyleri farklı bir ses olsun diye bir araya getirdim.
SilBende en az senin kadar iyi bir okuyucuyum.Öncelikle sen bu kitabı daha çok karalamaya geçmişsin, görüşüme göre her kitabın mantık hataları olabilir bu dünyanın mantığıyla alakalı birşey yok fantastik dünyanın kapılarını açıyor ve mantık aramamak gerek. Çoğu yerde kötü de anlarım ama hata arama bu gerçek dünya değil ki gerçek dünyanın yanlışları belki o dünyanın doğrularıdır bilemezsin..İnsanlar müthiş diyorlarsa gerçekten onlara göre güzel olmasıdır asıl nedeni.Çok biliyorsak kendimiz kesinlikle kötü yanı olmayan bir kitap yazalım değil mi?Bu arada karakterlerle ilgili notların çok doğru iyi analiz edilmiş beğendim.Demek istediğim senin bu kitabı eleştirirken böyle bir başlığın arkasına sığınmaman gerektiğidir..
YanıtlaSilMert sen yorumunla benim yazımı ne kadar karaladıysan ben de kitabı o kadar karaladım denebilir. Şahsen eleştirdim demeyi tercih ederim.
SilMantık hatalarına vurgu yaptığımı hiç sanmıyorum, bilakis uzun bir kitap yerine oturmayan unsurlar da ilerleyen zamanlarda yerini bulur dedim.
Bu çok biliyorsan sen yaz çıkışını da çocukça buldum. İlahi! Buradan İstanbul'da trafik çilesi çekip şikayetçi olanlara sesleniyorum: Çok biliyorsanız siz bir boğaz köprüsü bakım çalışması yapın da görelim!
Demek ki ben eski bildiğimiz klasik fantazyayı seviyorum.
YanıtlaSilben diziye ve kitaba o kadar bağlandım ki eleştirme cesareti aklıma bile gelmedi !
YanıtlaSil"Winter Is Coming" dikkatli olun : )
http://www.youtube.com/watch?v=xVytEgSO0wQ
Evet akyürüyenlere verecekler beni yakında :)
SilEvet bazen yan karakterler kitabın ilgisini artırmak icin konulabilir. Ayrıca sana hak vermemek elde degil. Ben sadece Yüzüklerin efendisi filmini izlediğimde diğer filmler fos gelmişti. Sen en iyi peki yazarın kitabını okuduğun icin bu kitabı iyi bulmamış olabilirsin ama Tolkinen gibi bir yazarın kitabını okuduktan sonra bende iyi bulmam. Sana tavsiyem Tolkinen kitapları okumamış insanları bu kitaptan sogutmamani istiyorum. Saygılarımla. Emegine yazına saglık
YanıtlaSil''Yaratıcılık sorunu'' eleştirilerine katılmıyorum.Ejderhalar, zombiler, orklar, goblinler vs. hemen hemen tüm fantastik romanların ortak paydasıdır. Bu karakterlerin olması o kitabın yaratıcılığına leke sürmez. Aksi takdirde Tolkien'den sonraki tüm fantastik eserleri senin ''yaratıcılık sorunu'' katagorine sokmamız gerekir.
YanıtlaSilMekanların, karakterlerin, dinlerin ve değer yargılarının gerçek tarihi dünyadan devşirilmiş olmasına katılıyorum. Ancak bana göre bu, kitabın yaratıcılığına pek de balta vurmamış. Ayrıca Taht Oyunları bu konuda türünün tek örneği de değil (Bkz. Gedik Savaşları Efsanesi).
Cinsellik konusuna gelince: Yazarın cinselliği 'yepyeni bir dünya kurmak' veya 'gerçek dışı bir evren hissi vermek' amacıyla kullandığını ancak beceremediğini söylemişsin. Yani sana göre ejderhalarla veya devşirme avrupa ortaçağı dünyasıyla yakalayamadığı yaratıcılığı cinsellikle yakalamaya çalıştığına değinmişsin. Ancak fantastik bir kitaba cinselliğin bu derece yüksek dozda verilmesi zaten başlı başına bir yaratıcılıktır. Zira hiçbir fantastik romanda bu derece cinsellik bulamazsın. Bu da Taht Oyunları'nı, en azından cinsellik konusunda, diğer fantastik romanlara göre daha yaratıcı kılar.
Kitabın dili, imla-noktalama hataları ve serinin tamamının Türkçe'ye çevrilmemesi konularına kesinlikle katılıyorum.
Devamını da okumak gerekir sanki:)
YanıtlaSilFantastik ten beklediğin nedir anlayamadım ki kitap eleştirmek yukarda olduğu kadar kolay ama kitap yazmanın bu kadar kolay olduğunu hiç sanmıyorum. Tamamen karalama amaçlı yazılmış bir eleştiri. Fantastik edebiyatın kralı Tolkien e bile baktığınızda bazı toplunlardan ve toplumların yazdıkları destanlardan esinlendiği açıkça ortada yani hiç bir şeyy tamamen baştan uydurulamıyor. Bu arada bildiğim kadarıyla dothraki halkın kımız içiyor, at biniyor diye hem türklerden esinlendi damgası yedirtmemek gerekir ki dikkatle bakıldıığında bir çook toplumun özelliğini taşır
YanıtlaSilFavori serimdir kendisi. Dizisini ayrı kitaplarını ayrı severim. Yazınız çok başarılı olmuş.
YanıtlaSilYazı çok güzel olmuş ellerinize sağlık. Ben kitabı okumadım okumayacağım da. Neden diye sorarsanız öncelikle sizin de yazınızda bahsettiğiniz sebepler olduğunu söyleyebilirim. Bunun yanında Ursula Le Guin hastasıyım ve yerdenizin bütün kitaplarını okudum. Yaratıcılık sorunu benim de dikkatimi çektmişti çünkü anlattığı her şey yerdeniz de zaten anlatılmıştı. En fantastik kısım duvar- ak yürüyenler - özgür halk-ejderhalar bunların hiçbiri yeni değil. Ve yazarın bir konuşmasında hiçbir yerden esinlenmedim demesi beni bitirdi ve kitaptan soğuttu. Sadece diziyi izlerim ama adamın kitaplarını okumam.
YanıtlaSilMerhaba ben çok büyük bir buz ve ateşin şarkısı serisi hastasıyım ve ben şu ana kadar yazılmış neredeyse tüm fantastik kitap serilerini de okudum Tolkien'in kitapları, Le Guin'in kitapları. Ama sen burada bu eleştiriyi yaparken sadece tek kitaptan yola çıkarak yapmışsın ki bu kesinlikle çok çok büyük bir hata. Ejderhalar konusunda yaratıcı değil diye saydırmışsın ama özellikle 5. kitap yani ejderhaların dansı'nda ejderhalar hakkında çok güzel ve orijinal bilgiler veriliyor. Ötekilere zombi demişsin de o kadar düz bir mantık değil bu. Öyle walking dead'deki veya 28 gün sonra'daki veya dawn of the dead'deki gibi bir durum söz konusu değil ki her kitap bu konuda yepyeni gelişmeler oluyor ve durum öyle basit değil bunu anlıyorsun. Sadece birinci kitabı okuduğun için gölge şehir Asshai'yi ve onun ışık tanrısı R'hllor'u falan da tanımıyorsun, bu olaylar gerçekten çok orijinal bence. Ayrıca ormanın çocukları olsun, yüzsüz adamlar olsun, üç gözlü karga olsun daha bir çok orijinal konu var kitapta ama sen bunları daha bilmeden, yedi kitaplık bir serinin sadece bir kitabını okuyarak yargıda bulunmuşsun. Ayrıca benim okuduğum tüm fantastik tarzdaki kitaplar arasında en iyi mantık oyunlarının bu kitapta olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
YanıtlaSilÇeviri konusundaysa sana hak veriyorum, çok fazla yazım hatası var ve bu sadece birinci kitapla sınırlı değil, diğer kitaplarda da var ve kimse bu konuda bir şey yapmaya yeltenmiyor.
Çok haklısın. Ben zaten tüm seriye ya da Martin'in tüm kitaplarına bu yorumlarda bulunmadım; bu kitap için söyledim bunları.
SilBir de beş kitap, binlerce sayfa okunacaksa o Savaş ve Barış olsun, Kayıp Zamanın İzinde olsun lütfen :)
Silkusra bakma ama bir silmarillion değil
SilBen simdiye kaar bu blog u nasil goremedim.kutlarim dostum harika bir is cikarmissin.Ilk kitap ile ilgili yaptigin sahsi elestirin bazi noktalarda dogru,aslinda bu insanlarin kitabi okurken kendilerinde neler ve hangi duygulari uyandirdigiyla ilgili.her okuyucu farkli hisler le kitabi okur.ama herkesin ortak noktasi merak tir.bir sonra ki sayfada ne olucagi,ve bence bu seri bunu basariyor.ben dort gozle 6.kitabi bekliyorum.epilson yayinlari bu isi beceremedi diye dusunmekteyim.aslinda pegasus yada metis yayinlasaydi ayni derecede yazim hatalari olurmuydu bilmem.ama bazi ceviri hatalarida mevcut.cunku kargalarin ziyafetini sibel alas cevirisini bitirene kadar bekleyemedim ve ingilizcesini okudum.sonradan turkce ceviriyi alip tekrar okudum bazi noktalarda hata vardi.(iki kez ayni kitabi neden okudun diye sorarsan ,yanlizca meraktan :) birde metroda ise gidip gelirken cok zamanim oluyor,ve bu surede cok fazla kitap okuyabiliyorum,her gun iki bucuk saatim metroda gectiginden bu zamani kitap okuyarak gecirmekte iyi oluyor.dedigim gibi
YanıtlaSilsimdi ise The Winds of winter`i bekliyorum sonradan da A dream of spring cikacak.artik sibel alas ne zaman bitirirse ,arti epilson bakalim yayinlayacak mi.bu arada G.martin 8.kitaptan bahsediyordu.o konuyuda takip ediyorum.bu arada ilgilenen arkadaslar var ise kitap serisi soyle;
1.Game of Thrones
2.Clash of Kings
3.Storm of Swords
4.Feast for Crows
5.Dance with Dragons
6.The Winds of Winter
7.Dream of Spring
Merhaba, serinin sıkı takipçisiydim şimdi de bloğunun sıkı takipçisi olacağım :)
YanıtlaSilYorumun çok güzel, ben de her kitaptan sonra bir sonrakini okuyup vakit kaybetmeyeceğim diyorum ama sonra da merakıma yenik düşüyorum :( Sanırım tüm kötü yanlarına rağmen seriyi tamamlayacağım :)
sillmarillion'u hala okumadıysanız okuyun fantastik roman yada romandan çok john milton'ın kayıp cenneti gibi bir yaradılış öyküsü okuyun Tolkien abimiz fantazinin adını yazmış kesinlikle
YanıtlaSilDogru soylemem gerekirse gaza gelip tum serilerini almistim ve birinci kitabi biraktigimda kitabi kardesime hediye ettim serinin geri kalaninida. Ben kitaptan sikilmistim, fantazi cok sevmeme ragmen bana gore gereksiz entrika ve bazi yerleri gereksiz uzatarak betimlemesini ben begenmemistim. kitaba kotu demiyorum ama benim isteklerimi karsilamamisti
YanıtlaSilselam kitap hakkındaki yorumunuzu ilgiyle okudum ama bana sanki biraz önyargılı geldi kitap hakkındaki olumsuz fikirlerin (hepsi olmasada) bazı noktalarda biraz zorlama olmuş gibi.Sizin ve diğer okurların yorumlarına baktığımda kitapla ilgili çok önemli bir ayrıntının atlandığını görüyorum(ki bence kitabı ve tüm seriyi diğerler fantazyalardan ayırıyor)Kitaptaki hiçbir kahramanın yaşam garantisi yok.Heh bu benim kahramanım dediğiniz bütün olayları sürükleyen kişi 20 sayfa sonra ölebiliyor.Bu da sizi kitaba daha çok bağlıyor.
YanıtlaSilMerhaba, öncelikle Harry Potter "Büyücü bi çocuk var, gözlüklü..." tanımınızdan öte bir seri bence :) , Games of Thrones' a gelince, yazınız çok güzel olmuş, kitaptaki yazım ve anlatım hatalarını yakalamanız güzel :) böyle şeylere ben de dikkat ederim, bütün kitapların çevrilmemesi kısmında da kesinlikle haklısınız. Serinin herhangi bir kitabını henüz okumadım ama diziden seyrettim ve kitaplarını da merak ettim. Alıp okumayı düşünüyorum. Her ne kadar eleştirilecek yönler bulsanız da bence zaman öldürecek değil merakla okunacak bir seri.
YanıtlaSilKitap tek kelimeyle mükemmel. Fantastik kısmı ayrı, entrika kısmı ayrı bi güzel.
YanıtlaSilZaten fantazi kısmının çok az olması arada bir karşımıza çıkması çok daha heyecan verici olmuş özellikle ejderhalardan bahsedildiği bölümlere gelince kalp atışlarım hızlanıyor:)) Hikayede birden çok kahramanınız oluyor özellikle bunların karşılaşmaları inanılmaz bir his uyandırıyor. Bu tür kitaplar okuyup ta taht oyunları serisini beğenmeyen arkadaşlara inanamıyorum çünkü bu imkansız gibi bir şey. Yeni kitapları sabırsızlıkla bekliyorum umarım yakında çıkar yoksa seriye baştan başlayıp tekrar ukuyacağım:)))
Cok haklisin ozellikle de Dany Targanyen konusunda
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilTaht Oyunlarını okumadığım için içerikle ilgili bir yorumum yok, sadece yazım hatalarından bahsedilmişken eklemek istedim; fantazi değil de fantezi olması gerekiyor. İyi okumalar ve yazmalar.
Birkaç kere yanlışlıkla fantazi yazmışım uyarınız üzerine düzelttim, teşekkür ederim.
Sil