Satranç Amerika'dan Arjantin'e yapılan uzun gemi yolculuğu sırasında oynanan bir dizi satranç maçının öyküsü. Maçlar kültürsüz, bilgisiz, iletişim kuramayan, yaratıcılıktan uzak, soğuk ama satranç oynamayı iyi bilen akıllı bir şampiyonla gemideki satranç sever yolcular arasında yapılıyor. Oynayanlar arasında parasıyla bu zevki tatmak isteyen ama kaybetmeye dayanamayan da var, maçı bu garip satranç dehasını daha yakından tanımak için fırsat bilen de. Ama bu uzun öykünün merkezindeki maçlar, şampiyon Czentovic ile Dr. B arasındakiler.
Dr. B'nin nasıl satranç oynamayı öğrendiğini, nasıl bu gemiye bindiğini, maçları kimin kazanacağını, her bir hamlede odanın içinde neler yaşandığını, oyuncu seyirci herkesin nasıl hislerle hareket ettiğini okurken kendinizi o gemi salonunda buluyorsunuz. Klişe gibi ama gerçekten o havayı solumaya başlıyorsunuz. Yazar ince ince karakterlerin psikolojilerini öyle işliyor ki siz de hissediyorsunuz. Öykü bir sayfadan diğerine nabız atışı gibi ritmik ve ahenkli akıyor. Yalnız bu nabız giderek hızlanan bir nabız. Sayfalar ilerledikçe sizin de nabzınız hızlanıyor, giderek geriliyor, meraklanıyor, gelenleri görüyor ve daha da hızlı devam ediyorsunuz.
Bu uzun öyküyü bu denli meşhur kılansa sadece yukarıda saydığım harika özellikleri değil. Bu novella Stefan Zweig'ın 1942 yılındaki intiharından önce yazdığı son eser. Birçokları bu hikayenin onun ölüme gidişini, bu kararının arkasındaki dinamikleri anlattığını düşünüyor. Yazarın hayat hikayesi biraz araştırıldığında böyle düşünmemek zor.
1881 yılında Viyana'da zengin ve saygın bir Yahudi ailenin oğlu olarak doğan Zweig iyi eğitim almış, üst sınıf içinde steril bir hayat yaşamıştır. I. Dünya Savaşı sırasında vatanseverlik ve insancıllığının getirdiği pasifizm arasında kalır. Zweig tüm Avrupa'da dostlar edinmiş, kendini bir Yahudi veya Avusturyalıdan ziyade Avrupalı ve insan olarak tanımlamıştır. Eline silah almaz ama askeri arşivlerde çalışır. Ancak Hitler'in iktidara gelmesinin ardından eserleri yasaklanır ve baskılar sonucu Avusturya'yı 1934 yılında terk eder. İsviçre, İngiltere, ABD ve Brezilya'yı kapsayacak sürgün hayatı başlar. II. Dünya Savaşı ile birlikte Avrupalı, barış yanlısı ve insan Zweig için keder dolu günler yaşanmıştır. Dünyanın kendisinin inanıp savunduğu tüm değerleri çiğnediğini, faşizmin, totaliterizmin her geçen gün yeni felaketlere yol açtığını gördükçe hayat onun için çekilmez bir hal almıştır. Brezilya'da yaşarken Rio de Jenario'daki karnavala katılmak için eşiyle birlikte yola çıkar fakat o sabah Nazilerin savaştaki son başarılarıyla ilgili gazete haberleri dayanma gücünün de son kırıntılarını götürür. Karnavala gitmekten vazgeçerler ve bundan birkaç hafta 22 Şubat 1942 tarihinde eşi Lotta ile birlikte intihar eder.
Satranç da Avrupa'daki mücadelenin ve kendi hislerinin sembollerle bir ifadesidir. Soğuk, cahil, sanattan ve kültürden anlamayan, iletişim kuramayan, kuralcı, çocukluk ve ilk gençliğini akıl geriliğinin tüm belirtilerini göstererek geçirmiş ve bir papazın merhametiyle büyümüş olan Mirko Czentovic, Nazilerin, faşistlerin bir sembolüdür. Her maçını kazanmakta, satrancı sadece kazanmak için oynamaktadır. Karşısında ise satrancı seven bilen ama hepsi bir birinden farklı, biribirini tam anlamayan ama birbirini tamamlayan rakipler bulur. Bu rakiplerden biri olan anlatıcının satranç şampiyonunu Avrupa'dan Amerika'ya giden bir gemide görünceye kadar tanımaması daha sonra da onun hakkında bilgileri bir gazeteden okuması tesadüf değildir. Bu rakipler, Nazilere karşı koyan güçleri sembolize etmektedir. Anlatıcı ya da McConnor kimleri, hangi kesimleri temsil ediyor tam bilemiyorum ama zengin ve kazanmayı seven McConnor'ın ABD'yi temsil ediyor olabileceğini düşünüyorum.
Şampiyonun karşısında çıkan en dişli rakip olan Dr. B ise yazarın duygularına tercüman olmaktadır. Onun gibi iyi bir aileden gelmiştir. Onun gibi Nazilerce kabaca işkence edilmek yerine ince ince yıldırılmıştır. Onun gibi sürgündedir. Rakibi çok iyi tanımakta, neler yapacağını adı gibi bilmektedir. Üstelik doğru hamleler konusunda da şaşmamaktadır. Ancak onun hassas ruhunun başka zayıf tarafları vardır ve bu mücadele ancak Dr. B'yi ölümüne yıpratacaktır. Dr. B'nin maç boyuncaki ve sonundaki ruh hali ölüme yaklaşan Zweig'ın ruh halini anlatmaktadır. Bu elbette faşizmin ve şiddetin karşıdındakilerin hemen hepsinin yaşadığı bir çöküştür.
Satranç, hem kendi içinde müthiş anlatımı ve heyecanıyla okumaya değer bir novella hem de yazarının hayatında tuttuğu önem ve anlattığı dönem itibariyle kıymetli bir eser. Ne kitaptan ne edebiyattan haz edenlerin bile heyecanla okuyacağı (hatta okuduğunu bildiğim) bu kitap, biraz da yazarı ve dönemi düşünülerek okunursa müthiş zevk verecektir, eminim.
Bende okurken müthiş keyif almıştım. Stefan Zweig
YanıtlaSilmüthiş iyi bir yazar.
Zweig'ı bu yazı için araştırırken öğrendim ki tam bir biyografi ustasıymış ve 20. yüzyıl tarihini en iyi anlayan entelektüellerden biriymiş. Biyografilerinden birini okumayı isterim, gerçekten okumak çok keyifli.
SilHenüz yazarın biyografilerini okumadım. Onları da okumassam olmaz değil mi? :))
SilÖyküleri çok güzel. Okurken adamın zekasına ayrıca hayran olunuyor.
Tam da dün bu blogun 2012'de daha aktif olduğundan, bu yıl da daha fazla yayın yapmasını temenni ettiğimden bahsetmişken güzel bir kitap yorumuna rastladım bu sabah. Satranç'ı okunacaklar (ve muhtemelen hediye edilebeilecek) kitaplar listeme eklerken nice güzel yayınlara diyorum.
YanıtlaSilGüzel yazını okudum, teşekkür ederim çok naziksin! Bu sene daha az yazığım doğru, artık çok daha az zamanım var ama az yazmamın nedeni evimde internetin olmayışı ve benim de bağlatmaya üşenmem :) Yoksa aklımda yeni yazı dizileri, yeni fikirler var!
SilMüthiş bir yazarın müthiş bir eserini seçmişsin, hem okuması hem de yazması çok keyifli bir eser bu. Çok iyi bir yazı kaleme almışsın, kitabın ruhunu da çok iyi yakalamışsın. Ama ben nacizane bir şeye dikkat çekmek istiyorum, yapılan gemi yolculuğunun Avrupa'dan Brezilya'ya yapılması biraz manidar değil mi? :) Ayrıca Stefan Zweig'in biyografilerinden bahsedilmiş yorumlarda, daha üç gün önce Montaigne biyografisini bitirdim ve kesinlikle tavsiye edebilirim, Rotterdam'lı Erasmus biyografisinin de çok iyi olduğunu duydum, belirtmek istedim bunu da. :)
YanıtlaSilGüzel yorumun için teşekkürler. Erasmus biyografisi Zweig'ın humanistliği de göz önüne alınırsa çok ilginç ve zevkli olabilir. Satranç'taki yolculuk New York'tan Buenos Aires'e yanılmıyorsam. Yine de batıdan latin Amerika'ya Zweig'ın gerçek yolculuğuna benzer bir yolculuk gerçekten:)
SilZweig'in biyografik yapıtlarından Macellan ve Joseph Fouché-Bir Politikacının Portesi'ni okudum. Psikolojik analizleri ve betimlemeleri müthiş! Bu yazınızdan sonra Satranç'ı almaya karar verdim.Geç tanıştığım ama bütün eserlerini okuma isteği duyduğum yazarlar arasına katıldı şimdiden
YanıtlaSilBen de öykülerini okudum ama biyografileri de başka güzelmiş öyle diyorlar. Zweig'ın kalemiminden mutlaka bir biyografi okumak lazım.
SilS. Zweig hayran olduğum bir yazardır.. Satranç ve amok koşucusu inanılmazdı tabii biyografilerinin de hepsi birbirinden müthiştir..erasmus, montaigne, balzac'ı okudum... yakında macellan'ı okuyacağım sonra da otobiyografisini... mutlaka okuyun...
YanıtlaSilBen bu yoruma neden cevap yazmamışım bilmiyorum. Çünkü biyografileri övüle övüle bitirilemeyen bir yazarın otobiyografisini okumak çok iyi fikir.
SilAz once karıka bır kıtap analizi okudum.Hayatım boyunca cok nadır roman okumuşumdur.İlgi alanım daha çok psikoloji,tarih,felsefe ve din olmuştur.Sayfanızı henüz keşfettim.Satranç kolik olarak bu kitabi alıp okuyacağım.Aynı zamanda bu yazar çok ilgimi çekti,bu yazarın otobiyografiisinide okuyacağım.Kendime inanamıyorum ben roman okuyacam.Teşekkkür ederim.
YanıtlaSilOkuduğuma en çok sevindiğim yorumlardan biri oldu. Yazıda da edebiyat sevmeyenler bile severek okuyacaktır diye tahmin etmişim. Tahminim doğru çıkacak galiba. Ben teşekkür ederim.
SilAnaliz kitabı tamamladı. Teşekkürler
YanıtlaSilNe mutlu!
SilSizce kitabın sonunda Dr B. kriz geçirdiği için mi oyunu bıraktı yoksa Czentovic hileye mi başvurdu?
YanıtlaSil''siz yanlış oynadınız..' gibi cümleler söylemişti Dr B.
Kitabı okuyalı çok oldu, net hatırlamıyorum ama Dr. B adım adım kontrolü kaybediyordu. Bence rakibi zaten varlığı ve yaptıklarıyla onu yıpratıyordu.
SilBaya geç bir yanıt olsada Czentovic hile yapmadi. Siz yanlis oynadiniz demesinde ki amaç aynı zamanda kafasında başka bir oyun oynuyor olmasıdır. Kafasındaki oyunla czentovicle oynadigi oyunun farkli oyunlar oldugunu kavrayamacak duruma geliyor. Zaten bu noktada da onu anlatici kendine gelmesi icin uyariyor.
SilGec yazilmis bir yorum olacak benimkisi. Ama tam da bitirmisken kitabi ustune de sizin yorumunuzu okuyunca daha bir guzel oldu, tesekkurler...
YanıtlaSilBen daha da geç bir cevap yazarak rakoru geliştiriyorum. Hem kitabı hem de yazıyı beğenmenize sevindim.
SilÇok iyi bir yazı olmuş. Teşekkür ederim. Kitap hakkındaki benim yazım http://kaynakhocam.wordpress.com/2016/06/17/satranc-stefan-zweig/ okursanız sevinirim :D
YanıtlaSilÇok naziksiniz.
SilMükemmel bir öykü. Yazarın yaşamı ve ölümü de bir o kadar ilginç.
YanıtlaSilPek çok iyi yazarın hayatı da yazılıp okunmaya değer oluyor.
SilNe zamandır hep bi okuma isteğim olan bi kitaptı.Bir türlü fırsat bulup alamamaıştım nedense.Sonra çok okuma isteği geldi kütüphaneden baktım ama bulamadım internetten pdf olarak indrdim ama yine okuyamadım.aradan sanırım bir ay kadar geçti ve bu gece kısmet oldu.Okudum ve hemen bitmesine çok sinirlendim kötü oldum.Bu kitapla ilgili biseyler daha bulmalıydım dedim ki sizin yazımızla karşılaştım.O kadar rahat ve o kadar iyi yapmışsınız bi parça da olsun sizin yazınızda duruldum;) Ama yazarın intihar ettiğini öğrenmem de üzdü beni.pes etmemeliydi!!!
YanıtlaSilYazının size iyi gelmesine memnun oldum :) Hep böyle güzel kitaplar okuyun.
Sil