Gerçek öyküleri, ilginç hayatları okumayı ne çok seviyorum! Ayşe Kulin gibi popüler bir yazarı okumamışlığımı da onun en ünlü ve gerçek romanıyla sonlandırayım dedim. Bunu dedikten sonra üstünden yıl geçti. En sonunda Kuğulu Parkı'nda direnişçiler tarafından kurulan kitaplıkta görünce hemen aldım. (Sol Ayağım'ı da bu sayede okudum, iki kitabı da bitirince kitaplığa geri bıraktım.)
Adı: Aylin yanlış çıkarımda bulunmadıysam Ayşe Kulin'in akrabası Aylin Devrimel'in maceralı hayatını anlatıyor. Aslında Aylin'in hayat öyküsünden ziyade onun kişiliğini, ruhunu anlatıyor. Zira kendi kendisinin kölesi, başka da hiçbir şeye boyun eğmeyen bir kadın bu. Dedeleri padişaha vezirlik yapmış, kolejlerde okuyup yazlarını Boğaz'daki yayılarda geçirmiş bir kadın. Acayip hatalar yapmış, sonra dönmüş takdir edilesi başarılar kazanmış, sevmiş sevilmiş, kırmış kırılmış bir kadın.
Kulin'in de anlatımı son derece akıcı, derli toplu. Aylin'i, ailesini ve arkadaşlarını yakından tanıması, roman için yaptığı çalışmalarda bu yakınlıkla bilgi toplaması romanın Aylin'in kişiliğini böyle güçlü bir şekilde yansıtmasına, olayları bu kadar akıcı ve düzenli anlatmasına büyük katkı yapmıştır kanaatindeyim.
Diğer yandan yazarın öykünün içine bu derece girmesi sanki bazı şeyleri de gözden kaçırmasına neden olmuş. Özellikle 100. sayfa civarında aniden Tayibe diye birinden ve ablası Nilüfer'in başına gelen kazadan bahsedilirken ben herhalde iki üç sayfa atladım, baskı hatası olmuş arada birkaç sayfa gitmiş diye düşündüm. Yazar Aylin'i hiç tanımayan bizim, olanlardan habersiz olduğumuzu unutmuş gibi. Aylin'in annesi gibi olan ablasının ölümden dönmesinden bahsedilmemesi bana garip geldi.
Kulin'in de anlatımı son derece akıcı, derli toplu. Aylin'i, ailesini ve arkadaşlarını yakından tanıması, roman için yaptığı çalışmalarda bu yakınlıkla bilgi toplaması romanın Aylin'in kişiliğini böyle güçlü bir şekilde yansıtmasına, olayları bu kadar akıcı ve düzenli anlatmasına büyük katkı yapmıştır kanaatindeyim.
Diğer yandan yazarın öykünün içine bu derece girmesi sanki bazı şeyleri de gözden kaçırmasına neden olmuş. Özellikle 100. sayfa civarında aniden Tayibe diye birinden ve ablası Nilüfer'in başına gelen kazadan bahsedilirken ben herhalde iki üç sayfa atladım, baskı hatası olmuş arada birkaç sayfa gitmiş diye düşündüm. Yazar Aylin'i hiç tanımayan bizim, olanlardan habersiz olduğumuzu unutmuş gibi. Aylin'in annesi gibi olan ablasının ölümden dönmesinden bahsedilmemesi bana garip geldi.
Dilde de bir özensizlik var sanki. Aylin'in hayatının çoğu ABD'de geçtiğinden birçok kurum adı da İngilizce yazılmış ama ben bunu da özensizlik gibi algıladım. Bence okulsa okul, klinikse klinik, okuyucu İngilizce bilmek veya cümlenin gelişinden tahmin etmek zorunda kalmamalı, yazar bunları Türkçe ifade etmeli. Ayrıca Dallas'taki JR'ı Jear diye yazmak komik. Profesyonel bir yazarın kitabında ise "olabilemez", "evraklar"*, "kordiplomatik ve sefaretler"** gibi ifadeler de yer almamalı.
Peki kitap benim damağımda nasıl bir tat bıraktı?
Öncelikle ağzım yüzüm burjuvalık içinde kaldı. İçimden hafif bir beyaz Türk hoşnutsuzluğu kabardığını hissettim. Ee, şimdi benim için lüks sayılan şeyler bundan 50 yıl önce Aylin için sıradanmış, onu gördüm. Tamam o da biraz para sıkıntısı çekmiş bazen ama doğuştan hayatlarımızın farklı kalibrelerde olduğu belli. Paradan da önemlisi bir imkanlar ve güçlü bağlantılar cumhuriyetinin içine doğmak ne güzel.
Bir de yazar Aylin'in ne müthiş biri olduğunu sayıklayıp dururken ben çoğunlukla tatminsiz, mutsuz, huzursuz bir kadın gördüm orada. Üstelik bunca varlığa, güçlü aileye, geniş imkanlara, mutlu çocukluğa rağmen... Yazar ne kadar Aylin'i hiç eleştirmeksizin güzellese de ben ne Aylin gibi olmayı ne de Aylin gibi bir kardeşimin olmasını isterim. Belki yazar da Aylin'i güzelliklerden oluşma bir varlık yerine artı ve eksileriyle gerçek bir insan gibi anlatabilseydi onu tatminsizliğine de burjuvalığına da daha kolay alışırdım, kitaptan daha çok etkilenirdim, hatta onu doğallığıyla olduğu gibi severdim.
Son olarak; Aylin çok garip bir şekilde öldü ve öldüğüyle de kaldı. Sonra soruşturma oldu mu, nasıl öldüğüyle ilgili teoriler neler hiç bilmiyoruz. Yazar akrabası olduğu için sadece onun hatırasına odaklanmış her halde ama iyi bir biyografın bence bunu atlamaması lazımdı.
Tüm bu nedenlerle kitaba beş pekiyi veremesem de gerçek bir öykü okumanın heyecanyla kitapla arkadaşça ayrıldık. Siz de kolayca okuyup kendinizi kaptıracağınız bir öykü arıyorsanız doğru kitaptasınız.
* Evrak, Arapça sayfa demek olan varak kelimesinin çoğulu zaten. (http://m.nisanyansozluk.com/? k=evrak )
** İki kelimenin anlamı hemen hemen aynı.
Not: Gerçek hikayeler seviyorsanız Hayatın Kurgusu'na bir bakın.
Not: Gerçek hikayeler seviyorsanız Hayatın Kurgusu'na bir bakın.
Ben okuyup yarıda bırakmıştım, yeniden başlamam lazım,
YanıtlaSilBaş kısımları biraz tarihsel, aile hikayesi vs. İlk birkaç bölüm bitince gerisi çorap söküğü gibi gelir bence.
SilYıllar önce bir arkadaşım benden iyi bir kitap isteyince kendisine Kolera Günlerinde Aşk'ı vermiştim. Bayılmıştı kitaba. O ise bana Kulin'in Nefes Nefese'sini getirmişti :( Nefes nefese kalmayı umarken sıkıntıdan zorlukla bitirebilmiştim kitabı. Arada, haksızlık ettiğimi düşünüp, Adı: Aylin'i okumalıyım bir gün derim kendi kendime. Senin yazını okuyunca fikrim yeniden değişti. Aceleye gerek yok galiba. Şu burjuvalıkla ilgili yorumlarını da sevdim. Ayşe Kulin'e ne zaman TV'de rastlasam, ya da bir yerlerde bir söyleşisini okusam aynı hissi alırım. Ve kaçacak delik ararım. Yazarla aramda hiç kapanmayacak yapay bir yol var gibi gelir bana. Tepeden bir bakışı var sanki Kulin'in. Kitabıyla da yakınlaşamayacağımı düşündürür bana. Yıllar önce Nermin Bezmen'den bir kitap okuyup sevmiş olduğumu hatırlıyorum. Şaşırtıcı derecede iyi bulmuştum. Onda o bakış yoktu mesela.
YanıtlaSilBir arkadaşım yıllar önce Kulin için iyi hikaye avcısı, kötü anlatıcı demişti. Katılıyorum şimdi ona :)
Silİyi tanımlamış :) Sorun şu ki, iyi hikaye avlamaktan çok, iyi anlatabilmek kişiyi yazar yapıyor.
SilAyşe Kulin sevdiğim bir yazar, özellikle Umut ve Veda en beğendiğim kitaplarından, ama Adı Aylin'i okumamıştım, şu ara yazarın Nefes Nefese kitabını okuyorum, aile hikayelerini ve yaşanmış olayları anlatışını seviyorum:)
YanıtlaSilYukarıdaki yorumu tekrarlasam olur. Bir arkadaşımın Kulin için iyi hikaye avcısı, kötü anlatıcı yorumuna katılıyorum. Ben anlatışına ısınamadım, elit, biraz özensiz, ama çok kolay okunan bir tarzı var gibi geldi bana.
Silbende yeni basımlarından aldım bu kitabın fakat bir türlü elim gitmedi konusu ilgimi çekmişti fakat bi bakınca anlatım tarzı pekte hoşuma gitmedii
YanıtlaSilİlk sayfaların temposu biraz düşük, aile tarihi ağırlıklı. Kolay okunan akıcı bir kitap biraz dayanırsan sonunu getirebilirsin bence :)
SilBen bu kitabı okuyali on beş yıl oluyor. O zamanlar çok beğenmiştim. Tabi bir okur olarak yolun başındaydım. Yorumu okuyunca kitabı tekrar okumak için içimde bir istek uyandı.
YanıtlaSilİnsan okudukça zevkleri ne kadar rafineleşiyor değil mi? Ben okuduğumu bir daha okuyamayan, izlediğimi hele asla bir daha izleyemeyen biriyim. Ama yapabilseydim yeniden okuyup bakışımın nasıl değiştiğini görmek isterdim... Sen de kitabı yeniden okursan yorumunu beklerim :)
SilAynen size katılıyorum, biraz özensiz ve sıkıcı buldum bu kitabı. Ayrıca bazı bölümleri gerektiğinden fazla uzatmış ( Mişel ve Nilüfer ile aralarındaki önemli dediği çay diyaloğu) onun yanında başka bilgileri yetersiz ve geç vermiş (Nilüfer' in kazası). Bilemiyorum, ben hayal kırıklığına uğradım resmen. Kulin' in diğer eserleri de bu şekilde yazılmışsa hiç okumama gerek yok...
YanıtlaSilBu kitaptan sonra ben de başka Kulin romanı okumadım, aklıma da gelmedi açıkçası :)
SilBende okudum ama aylinin neden öldüğünü anlamadım, anlayan var mı ?
YanıtlaSilO bir sır olarak kalıyor zaten.
Silbence kitap gayet güzel ve heyecanlı kitabın yarısındayım ama sıkılacak bir şey bulmadım bence ayşe kulinin tüm kitapları güzel
YanıtlaSilAyşe Kulin'den okuduğum tek kitap bu. Hikaye gerçekten sürükleyici ama ben anlatım ve kurgu olarak eksikleri olduğunu düşünüyorum.
Sil