Bazı romanlar var ki bir dönem bir çevrede çok püpüler oluyor, okumayanlar kınanıyor, kendilerini eksik hissediyor. Tom Robbins'in Parfümün Dansı adlı romanı da işte böyleydi. Bu romanı okuyan arkadaşlarım Robbins'in diğer kitaplarını da okumaya başlıyor, bana da sürekli bu romanı övüyordu.
Sonunda yurtdışına uzun süreli gitmeden önce yanıma Türkçe bir şeyler almak için kitapçıda dolaşırken Parfümün Dansı'nı gördüm ve bilinçaltıma yerleşmiş ''iyi kitap'', ''çok güzel'', ''orijinal'' fikirleri bana kitabı aldırdı.
Roman iki izlekten oluşuyor, birinde belki bugünden bin yıl önce ölümden kaçan, yaşamaya aşık bir çiftin, Alobar ve Kudra'nın macerasını okuyoruz. İkincisi ise günümüzde parfüm sevdalısı bir grup insanla ilgili. Bunlar birbirlerinden habersiz Kudra'nın parfümünün formülünün peşinde koşuyorlar. Kıtaları, çağları aşan bir macera başlıyor.
Roman çok yaratıcı, masalsı bir kurguya sahip. Sadece kurgusu değil anlattığı fikirler de ilginç. İnsan sırf ölmeyi unuttuğu için ölümsüz olabilir mi? Duygular ve akıl mutlaka birbiriyle çelişir mi? Tanrı Pan'ın (evet romanda o da var) gücünün azalışı, hırçınlaşıp sıradanlaşması, insanların kendi tanrılarını kendilerinin yaratıp yok etmesi, insanın doğayla ve duygularıyla olan ilişkisi ve modern çağların ruhuyla ilgili çok şey anlatıyor.
Romanın anlatımı da neşeli. Bazen yazarın yaptığı şakalar bazen kurduğu absürd sahneler insanı gülümsetiyor. Kafa yapacak şey bulamayınca çarığı dürüp tüttürmeye başlamak komik değil mi?
Yine de romanı beğenmedim (haydaaa). Çünkü okumaya çok konsantre olduğum, her gün mutlaka okumak için özellikle zaman ayırdığım bir dönemde bile romanı bitirmekte çok zorlandım. Çok ilginç ve hızlı başlayan roman henüz ortasına geldiğimde sıkıcılaşmıştı. Öykü akmıyor, roman beni sürüklemiyordu. Olaylar bir bekleme veya tekrar etme halindeydi. Sonuna kadar da böyle devam etti. Kitabı aynı zamanda okuduğum arkadaşım romanı bitiremedi. Bense gerçekten o dönemki müthiş okuma şevkimle bitirebildim. Final de mutlu ve etkileyicilikten uzaktı.
Şimdi bu kitabı okuyuşumun üstünden yıllar geçti ve elime alıp sayfalarını karıştırdığımda birkaç sahne dışında bende iz bırakmadığını görüyorum. Robbins kötü bir yazar mı? Asla. Parfümün Dansı kötü bir roman mı? Hayır. Bende iz bırakmayan, yükseltilen beklentilerle okunmaması gereken, çok sevenlerin bile okumaya devam etmekte zorlandığı bir roman o kadar.
Şimdi bu kitabı okuyuşumun üstünden yıllar geçti ve elime alıp sayfalarını karıştırdığımda birkaç sahne dışında bende iz bırakmadığını görüyorum. Robbins kötü bir yazar mı? Asla. Parfümün Dansı kötü bir roman mı? Hayır. Bende iz bırakmayan, yükseltilen beklentilerle okunmaması gereken, çok sevenlerin bile okumaya devam etmekte zorlandığı bir roman o kadar.
Ben yazarın Sirius'tan Gelen Kurbağa romanını okumuş çok sevmiştim, hayal gücü çok geniş ve çok esprili bir yazar... yazarı çok sevince ve herkeste Parfumün Dansını övünce onu da aldım ama daha okumadım... bakalım ben nasıl bulacağım merak ettim şimdi? teşekkürler
YanıtlaSilBen de yazarın hayal gücünü ve dilini beğendim ama beni sürüklemedi. Umarım siz bir solukta okursunuz.
SilKitap kitapligimda haksiz yere surunen kitaplardan biriydi, ta ki yazinizi okuyana kadar. Bilmiyorum son yazdiklariniz benim bir romani okurken beklentimi yuksek tuttugum hususlar hele de bu kitap icin beklentim fazlaydi :) en son ayni beklentiyle cavdar tarlasinda cocuklar'i okudum, belki beklentimi karsilamadi ama okudugum icin de cok memnundum. Normalde okumayi dusunmeyecegim bir konuda gerek konuyu isleyis sekli, karakterlerin gercekciligi gerek anlatiminin akiciligiyla -ki evet bilincakisi teknigiydi ancak dilinin cok akici oldugu bir gercek- ilgimi fazlasiyla cezbetmisti. Umarim en kotu ihtimalle bu kitapta da boyle bir isik yakalarim :) elinize saglik.
YanıtlaSilParfümün Dansı bence yeterince akıcı değildi yine de insanın okuduğuna memenun olduğu kitaplardan. Çavdar Tarlasında Çocukları ben de lise yıllarımda okumuştum. Anlatımı çok hoşuma gitmişti ama herkesin neden bu kitapta çok derin manalar bulduğunu da anlamamıştım. Belki de şimdi tekrar okumam lazım.
SilÇavdar Tarlasında Çocuklar'ı 10 sene önce okudum ama ben de aynen sizin gibi düşünmüştüm... yetişkinlikte de aynı düşünülüyor yani :)
Sil