John Steinbeck 1962 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldığı açıklandıktan sonra bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda kendisini bu ödüle taşıdığına inandığı beş kitap vardı elinde. Bunlar; Fareler ve İnsanlar, Cennetin Doğusu, Gazap Üzümleri, Travels with Charley ve Bitmeyen Kavga'ydı. 27 kitabının ve birçok senaryo ve öyküsünün içinden seçtiklerinden biri de bu grev romanıydı, ancak bu roman hep kendisinden üç yıl sonra yazılmış olan Gazap Üzümleri'nin gölgesinde kaldı.
Torgas Vadisi; büyük 3 toprak sahibinin tüm ekonomiyi, bürokrasi ve medyayı kontrol ettiği, her yıl karın tokluğuna elma bahçelerinde çalışmak üzere mevsimlik işçilerin akınına uğrayan, grev ve her türlü işçi hareketine karşı örgütlenmiş bir yer. Jim yeni yetme bir "kızıl". Yeni ama donanımsız değil. Onun şartlarındaki birinden beklenmeyecek kadar çok okumuş, babasının tek kişilik öfke ve mücadelesinden kendine dersler çıkarmış, annesinin ölümü ve haksız yere hapse atılışıyla artık kendini manevi olarak huzura erdirecek bir amaca adamaya karar vermiş bir genç adam. Mac ondan daha tecrübeli, iş bitirici, sosyal ve hırslı bir "partili". Onun işi işçilere grev yapmayı öğretmek. İşte roman da bu ikilinin birbirini bulup Torgas Vadisi'ne gitmeleriyle başlayan olayları anlatıyor.
Pixley Pamuk ve Mac
Torgas Vadisi'yle aynı bölgede (Kaliforniya) bulunan pamuk tarlalarından sık sık bahsediliyor kitapta. İşte o Pixley pamuk tarlaları gerçekten de 1933 yılında ABD'deki Komünist Parti üyesi grev liderleri başkanlığında şiddetli bir greve sahne olmuş. Steinbeck bu grevi yakından takip etmiş, grev liderleriyle görüşmeler yapmış. O liderlerden Biri solda resmini gördüğünüz Pat Chambers. Kitaptaki Mac karakterinin, onu ve diğer liderleri yansıttığı söyleniyor. Jim de aslında başka grev liderlerinden esinlenilerek yaratılmış. Zaten kitaptaki sade detayların gücü, kurgudaki kasaba yönetimi, halk komitesi, finans kurumu, üreticiler birliği, gazete gibi çok sayıda faktörün etkileşiminin geniş şekilde sunulması, kitabın gerçek hayattan ne bol beslendiğini anlatıyor.
Kızıl Roman?
Kitap Gazap Üzümleri'nin gölgesinde kalmış desem de aslında bu edebiyat çevrelerinin gözünde böyle. Steinbeck için böyle olmadığını zaten söyledim. Daha önce görece neşeli eserler veren Steinbeck'in okuyucuları, siyasi ortama rağmen, en çok okunanlar listesine sokarak kitaba hak ettiği ilgiyi göstermiş. Kitabın belki de daha da çok ilgi gördüğü bir yer de Sovyet bloğu ülkeleri. Doğu Avrupa'nın komünist rejimleri bu kitabı kapitalizm eleştirisi olarak yorumlamış ve desteklemiş. Halksa kendi mücadelelerinin bir anlatısı olarak kitabı o kadar sevmiş ki 40'lar ve 50'lerde neredeyse her evde bir Steinbeck romanı bulunurmuş.
Bu kitap gerçekten de Mac ve Jim'in ağzından yazılmış bir komünizm, işçi hareketi ve devrim güzellemesi mi? Öncelikle başta Sovyet bloğu olmak üzere yayınlandığı ülkelerde kitabın böyle algılanması biraz duygusal çarpıtmanın sonucu. Böyle olmasını isteyen gözler sermaye sahiplerinin saf kötü, işçilerinse saf iyi olarak çizildiğini görebilirler bu kitapta. Steinbeck'in sol görüşlere sahip olduğu bir gerçek. Öte yandan ben işçilerin ve "kızıllar"ın iyilik ve erdem timsali katıksız "iyiler" olarak gösterildiğini düşünmüyorum. Mac manipülatif, amaca ulaşmak için her yolu mubah sayan, öte yandan zaman zaman duygularına yenilen, "dava"ya odaklanıp diğer bütün başka şeyleri (ölenleri, bireylerin kayıplarını) gözden kaçıran bir adam. İşçiler aralarında dürüst-yalancı, pis-temiz, uysal-asi her tip adamın olduğu bir grup ama kimi zaman tembeller, bir hedef için çalışmaktansa anlık ihtiyaç ve arzularının peşinden gidiyorlar. Güvenilmezler, çıkarcılar, manipülasyona çok açıklar, dengesiz ve irrasyoneller. Böyle işçi güzellemesi olur mu?
İnsanın Bitmeyen Kavgası
Daha da önemlisi eğer Steinbeck kişisel görüşlerine yer verdiyse bunlar Mac'in değil, Doktor Bruton'ın ağzından çıkanlar. Doktor ne sermayedar ne de mavi yakalı. Ne kapitalizm ne de komünizm aklına yatıyor. O işin biraz daha felsefi tarafında. Bu bitmeyen kavgayı insanın içindeki iyi ve kötünün savaşı olarak görüyor. Kızılların aksine bireye önem veriyor. Grevde siyasi olayları, işçi sınıfının hareketlerini değil, bireyin toplum içindeki hareket tarzını ve kötü ile iyi arasındaki mücadelesini gözlemliyor. Grev kampında çalışmasının tek nedeni "insan"a şahit olma hevesi. Çünkü ona göre bu da onun bitmeyecek savaşlarından biri. İnsanın içinde kendine duyduğu sevgi ve nefret bir arada bulunuyor, sürekli çatışıyor ve biri diğerini dengeliyor. Bütün bunlar insanın kendi içindeki çekişmenin yansıması belki. Bu yüzden insan ancak son bir birey (kendisi) kalıncaya kadar herkesi yok ettiğinde huzur bulabilir. Bütün bunlar kitaba siyasiden çok felsefi bir alt metin kazandırıyor. Aynı iyi-kötü mücadelesini Fareler ve İnsanlar ile Cennetin Doğusu'nda da görmek mümkün.
Kayıp Cennet
İyi ve kötünün savaşı aslında kitabın adında da vurgulanmış. "In dubious battle" (Bimeyen Kavga) John Milton'ın 17. yüzyılda yazdığı, Lucifer'in Tanrıya isyan edip cennette savaş çıkarmasını ve sonunda kovulmasını konu alan Paradise Lost adlı şiirindeki şu mısralarda geçiyor: His utmost power with adverse power opposed/ In dubious battle on the plains of Heaven. Steinbeck kitabı üzerinde çalıştığı dönemde arkadaşı Wilbur Needham'a yazdığı bir mektupta bu satırları kastederek şöyle diyor: Yeni kitabım, Kayıp Cennet'in başında Lucifer'in 'ruhların kuşandığı sayısız güçten' bahsettiği pasaja atfen Bitmeyen Kavga* adını taşıyor.
Yine aynı şiirde "Daha iyidir hükmetmek cehennemde/Kulluk etmektense cennette" diyen Lucifer Steinbeck'e ilham veren mısralarda verdiği savaşı betimliyor ve "dubious" sıfatını uygun görüyor. Cennetin ovalarındaki "dubious" (şüpheli, belirsiz) savaş ikili anlamda kullanılıyor. Şeytan'ın açısından bakılırsa bu mücadelenin herkese açık, iki tarafın da galip gelebileceği bir mücadele olduğu anlamı çıkarılıyor. Tanrı'nın açısından bakılırsa Şeytanın savaşı inanması güç, şüphe uyandıran, karanlık bir savaş. Steinbeck'in romanına ve romanda anlatılanlara da iki açıdan da bakmak mümkün. Herkesi ilgilendiren, herkesin kazanabileceği bir mücadele de denebilir, içinde bir pislik olan karanlık bir uğraş da... İsyancılar kahraman da olabilir, hain de...
Torgas Vadisi; büyük 3 toprak sahibinin tüm ekonomiyi, bürokrasi ve medyayı kontrol ettiği, her yıl karın tokluğuna elma bahçelerinde çalışmak üzere mevsimlik işçilerin akınına uğrayan, grev ve her türlü işçi hareketine karşı örgütlenmiş bir yer. Jim yeni yetme bir "kızıl". Yeni ama donanımsız değil. Onun şartlarındaki birinden beklenmeyecek kadar çok okumuş, babasının tek kişilik öfke ve mücadelesinden kendine dersler çıkarmış, annesinin ölümü ve haksız yere hapse atılışıyla artık kendini manevi olarak huzura erdirecek bir amaca adamaya karar vermiş bir genç adam. Mac ondan daha tecrübeli, iş bitirici, sosyal ve hırslı bir "partili". Onun işi işçilere grev yapmayı öğretmek. İşte roman da bu ikilinin birbirini bulup Torgas Vadisi'ne gitmeleriyle başlayan olayları anlatıyor.
Pixley Pamuk ve Mac
Pixley Pamuk grevinin lideri Pat Chambers (önde)
San Joaquin Vadisi çiftçileriyle mücadelede, 1933 Kaynak: as.sjsu.edu/steinbeck/index.jsp |
Kızıl Roman?
Kitap Gazap Üzümleri'nin gölgesinde kalmış desem de aslında bu edebiyat çevrelerinin gözünde böyle. Steinbeck için böyle olmadığını zaten söyledim. Daha önce görece neşeli eserler veren Steinbeck'in okuyucuları, siyasi ortama rağmen, en çok okunanlar listesine sokarak kitaba hak ettiği ilgiyi göstermiş. Kitabın belki de daha da çok ilgi gördüğü bir yer de Sovyet bloğu ülkeleri. Doğu Avrupa'nın komünist rejimleri bu kitabı kapitalizm eleştirisi olarak yorumlamış ve desteklemiş. Halksa kendi mücadelelerinin bir anlatısı olarak kitabı o kadar sevmiş ki 40'lar ve 50'lerde neredeyse her evde bir Steinbeck romanı bulunurmuş.
Pat Chambers, Pixley Pamuk grevinde
işçilere hitap ederken Kaynak: as.sjsu.edu/steinbeck/index.jsp |
İnsanın Bitmeyen Kavgası
Daha da önemlisi eğer Steinbeck kişisel görüşlerine yer verdiyse bunlar Mac'in değil, Doktor Bruton'ın ağzından çıkanlar. Doktor ne sermayedar ne de mavi yakalı. Ne kapitalizm ne de komünizm aklına yatıyor. O işin biraz daha felsefi tarafında. Bu bitmeyen kavgayı insanın içindeki iyi ve kötünün savaşı olarak görüyor. Kızılların aksine bireye önem veriyor. Grevde siyasi olayları, işçi sınıfının hareketlerini değil, bireyin toplum içindeki hareket tarzını ve kötü ile iyi arasındaki mücadelesini gözlemliyor. Grev kampında çalışmasının tek nedeni "insan"a şahit olma hevesi. Çünkü ona göre bu da onun bitmeyecek savaşlarından biri. İnsanın içinde kendine duyduğu sevgi ve nefret bir arada bulunuyor, sürekli çatışıyor ve biri diğerini dengeliyor. Bütün bunlar insanın kendi içindeki çekişmenin yansıması belki. Bu yüzden insan ancak son bir birey (kendisi) kalıncaya kadar herkesi yok ettiğinde huzur bulabilir. Bütün bunlar kitaba siyasiden çok felsefi bir alt metin kazandırıyor. Aynı iyi-kötü mücadelesini Fareler ve İnsanlar ile Cennetin Doğusu'nda da görmek mümkün.
Kayıp Cennet
İyi ve kötünün savaşı aslında kitabın adında da vurgulanmış. "In dubious battle" (Bimeyen Kavga) John Milton'ın 17. yüzyılda yazdığı, Lucifer'in Tanrıya isyan edip cennette savaş çıkarmasını ve sonunda kovulmasını konu alan Paradise Lost adlı şiirindeki şu mısralarda geçiyor: His utmost power with adverse power opposed/ In dubious battle on the plains of Heaven. Steinbeck kitabı üzerinde çalıştığı dönemde arkadaşı Wilbur Needham'a yazdığı bir mektupta bu satırları kastederek şöyle diyor: Yeni kitabım, Kayıp Cennet'in başında Lucifer'in 'ruhların kuşandığı sayısız güçten' bahsettiği pasaja atfen Bitmeyen Kavga* adını taşıyor.
Yine aynı şiirde "Daha iyidir hükmetmek cehennemde/Kulluk etmektense cennette" diyen Lucifer Steinbeck'e ilham veren mısralarda verdiği savaşı betimliyor ve "dubious" sıfatını uygun görüyor. Cennetin ovalarındaki "dubious" (şüpheli, belirsiz) savaş ikili anlamda kullanılıyor. Şeytan'ın açısından bakılırsa bu mücadelenin herkese açık, iki tarafın da galip gelebileceği bir mücadele olduğu anlamı çıkarılıyor. Tanrı'nın açısından bakılırsa Şeytanın savaşı inanması güç, şüphe uyandıran, karanlık bir savaş. Steinbeck'in romanına ve romanda anlatılanlara da iki açıdan da bakmak mümkün. Herkesi ilgilendiren, herkesin kazanabileceği bir mücadele de denebilir, içinde bir pislik olan karanlık bir uğraş da... İsyancılar kahraman da olabilir, hain de...
Son söz: Okuyunuz efenim!
Not: Bence London tam da ikinci fotoğraftaki kel adam gibi biri, sadece biraz daha iri.
* Kitabın orijinal adı In Dubious Battle. Şiirde bu "Cennetin ovalarında şüpheli savaşta" şeklinde geçiyor. Kitabın adı ise yukarıda anlattığım çift anlamlı etkiyi verecek tek bir sözcük olmadığından belki de, Bitmeyen Kavga olarak çevrilmiş.
* Kitabın orijinal adı In Dubious Battle. Şiirde bu "Cennetin ovalarında şüpheli savaşta" şeklinde geçiyor. Kitabın adı ise yukarıda anlattığım çift anlamlı etkiyi verecek tek bir sözcük olmadığından belki de, Bitmeyen Kavga olarak çevrilmiş.
john steinback'ın kalemini beğenirim... fırsat olursa bu kitabı da okumak isterim...
YanıtlaSilHer zamanki güzel doğa betimlemeleri daha az ama yine de incelikli tasvirler var. Müthiş sürükleyici ve sade. Bunalım dönemi romanlarını beğeniyorsanız bunu da beğenirsiniz :)
SilGazap üzümlerinin yerini steinback'in hiç bir kitabı tutamaz gibi geliyor bana da ancak ben bütün kitaplarını severek okurum:)
YanıtlaSilBu okuduğum 9. Steinbeck romanıydı. 10'uncusunun artık Gazap Üzümleri olması gerekir ama o mutsuz hikayeye dayanamayacağımı hissediyorum.
Sil