Aylardır kitap okuyamıyorum. Çünkü bir kitabı yarım bırakmakta çok zorlanıyorum ve bırakamadıkça da başka hiçbir şey okuyamıyorum. işte böyle bir dönem daha yaşandı, bitti; sebebi Valhalla'nın Yükselişi.
Bu macera romanının yazarı Clive Cussler. Cussler deniz altı bilimcisi Dirk Pitt'e hayat vermiş ve onun başrolünde olduğu yüz roman yazmış. Romanlarında bütün güzel huyları, güzel dostları, güzel kadınları, güzel özellikleri Dirk'e uygun görmüş. Yetmemiş oğlunun adını Dirk koymuş. Tam bir Yeşilçam'daki Ferit vakası yani. Zaten bu kadar gerçek dışı, sinir bozucu derecede harika bir insan olamaz. Ufak kusurları bile ya sevimli ya seksi.
Diyaloglar da aynı derecede yüzeysel. Düşünün; on binlerce kişi ölmek üzere, siz haftalardır olmadık badireler atlatmışsınız, şimdi de çok acayip bir operasyona kalkışmak üzere bir denizaltıdasınız, ortalık can pazarı, teknenin sahibiyle aranızda şöyle bir diyalog geçiyor (aklımda kaldığı kadarıyla aktarıyorum):
- Kaptan denizaltınızın tahliye teknesi var mı?
- Elbette Dirk, bilmemne uluslararası denizcilik sözleşmesi gereği bilmem kaç metre boyundaki tüm ticari deniz taşıtlarının en az 2 tahliye teknesi olması gerekir. Bizim ise tam dört tane var.
- Elbette Dirk, bilmemne uluslararası denizcilik sözleşmesi gereği bilmem kaç metre boyundaki tüm ticari deniz taşıtlarının en az 2 tahliye teknesi olması gerekir. Bizim ise tam dört tane var.
Olmaz olsun böyle dava dilekçesi gibi cevap! Bir değil, beş değil hep böyle. Bir de üstüne sonsuz sayıda denizcilik terimi ve teknik detay ekleyin. Oy ben neyleyim!
Aslında bu kadar sert bir eleştiri yazmaz, kendine uygun kitap okumazsan olacağı budur diyip geçerdim ama romanın sonunda Dirk'ün kaybettikten on yıllar sonra bile rüyasına giren sevgilisinin o vakitler ölmediğini, hatta kendisinden 2 çocuk sahibi olduğunu ama sakat kaldığı için ben ölmedim demeyişini bir gece kapısına gelen çocukların öğrendiği sahne... Dirk'ün o ben de hiç çocuğum olmayacak diye kokrkuyordum, neyse ki varmış, hem de iki tane, hem de hazır büyütülmüş tepkisi...
Aslında bu kadar sert bir eleştiri yazmaz, kendine uygun kitap okumazsan olacağı budur diyip geçerdim ama romanın sonunda Dirk'ün kaybettikten on yıllar sonra bile rüyasına giren sevgilisinin o vakitler ölmediğini, hatta kendisinden 2 çocuk sahibi olduğunu ama sakat kaldığı için ben ölmedim demeyişini bir gece kapısına gelen çocukların öğrendiği sahne... Dirk'ün o ben de hiç çocuğum olmayacak diye kokrkuyordum, neyse ki varmış, hem de iki tane, hem de hazır büyütülmüş tepkisi...
Valhalla'nın Yükselişi bu serinin sona yakın romanlarından biri. İlk romanları okumadım, belki daha özenilmiş olay örgüleri, daha sağlam diyalogları vardır bilemiyorum. 16 yaşında bir erkek çocuğu olsaydım ders sırasında sıranın altına saklayarak okuyacağım Valhalla'nın Yükselişi bana bu yaşımda ızdırap oldu.