6 Mart 2012 Salı

Güral'ın Tornasından Bu Kitap Nasıl Çıktı?

Biyografi dahil, yaşanmış öykülere ilgi duyuyorum. Hayat öyle enteresan ki en kötü anı/biyografi/otobiyografi kitabı bile vasat bir kurgudan daha etkileyici ve öğretici oluyor. İşte bu düşüncelerle eskaza elime geçen Rıdvan Akar'ın yazdığı Rıza Güral'ın Tornası kitabını okumaya başladım. Kitabın başlarında da az önce yazdıklarımın geçerli olduğunu düşünerek halimden memnundum... Sonra...

Hata Etmişim, Çok Geç Anladım...

Kapak biraz bezgin mi olmuş?
Sonra 21. sayfada "bir çok" yazıldığını gördüm. Olabilir mi? Aslında olamaz, olmaması gerekir ama hadi Akar'ın bir gazeteye yaraşır kısa ve net cümlelerinin akıcılığının hatrına görmezden gelelim. 31. sayfada şu evlere şenlik cümle benim için sonun başlangıcı oldu: "O yılların efsane sanatşıcı Hamiyet Yüceses'i dinleyecek,  'in "yeşşeee" deyişiyle kendilerinden geçeceklerdi." Hayır, ne ben yanlış yazdım ne siz eksik okudunuz. Aradan bir özel isim uçup gitmiş. İşte bu noktada ben edebiyat öğretmeni kalemimi elime aldım başladım düzeltmeye. 

"1. Dünya Savaşı", "saat 03'te" gibi sırıtan yazımları geçtim zira önümde daha vahim hatalar vardı. Bütün kitap boyunca tırnak içine alınarak aktarılmış konuşmalar küçük harfle başlayıp sonunda bir noktalama işareti olmadan bitiyordu. Ah pardon, tırnak içine alınmış cümlelerden büyük harfle başlayanlar da var: bir paragraf oluşturanlar. Tabi bu ilginç yazım kuralını bulana ne kadar uzun olursa büyük harfi ve noktalama işaretini hak ediyor diye sormak gerek. Zaten onaylama anlamındaki "tabi"nin "tabii" (doğal) olarak yazılmasını "apartopar", "...her zaman için Pazar sorunu..." (3 kere), "hiç bir", "koydular..", "gözükaralığı", "doğalgaz", "iş'in içinde", "iş'te", "ağabey'i Erol", "Rıza ağabey'den", "birşey", "1994'de", "büyük Adliye binası" ve diğerleri takip edince ben bu soruyu unuttum.

Kafalar Karışmış

Yazım o kadar uydurma, o kadar baştan savma ki hatalarda tutarlılık bile yok. Sayfa 82'de iki defa "Güralların" denirken sekiz sayfa sonra "Gürallar'ın" denmeye başlanmış. Aynı kafa karışıklığı aynı sayfada (171) "1 Kasım" ve "01 Ocak", başka bir sayfada (192) ise "2009 yılının Mayıs ayında" ve "2010 yılı mayıs ayında" yazılmasıyla devam etmiş. Tabi kitap boyunca "iş adamı" yazılıp arka kapakta "işadamı"na dönülmesi de var. Şimdi imlâ bilmeden basit bir mantıkla, ikisinden biri doğruysa diğerinin de doğru olamayacağı ortadayken neden yaptınız bunu, neden?

İşte Bu Çok Fazla

Ama bu yazıyı yazmamın nedeni tüm bunların üstüne tüy diken anlatım bozuklukları oldu. ÖSYM Türk gençliğine hiçbir şey öğretmediyse anlatım bozukluğunu ve gidermeyi öğretmiştir. Ortalama bir lise öğrencisi "yüzde 85'ler" demez. (Türevleri tam dört kez kullanılmış.) Yüzde 85'lere varan karlılıktan kastınız %85,1, %85,2, %85,3 ise orasını bilemem. Ah, evet, biz Türkçede ondalık değer belirtirken virgül kullanıyoruz; sizin gibi nokta kullananlar İngilizce yazanlar. Tabi sık sık "section" (bölüm) , "know-how" (yap-bil/işbilirlik), "background" (arka plan/zemin) demek İngilizce yazmak değil, bunu atlamayalım. 

Daha başka anlatım bozuklukları ve düşük cümleler de var ama ben şu epik cümleyle özet geçmek istiyorum: "Ama cv'nin arkasındaki fon renkli bir background ile tasarlanmıştı." Dostum sen ne yaptım ya? Sanki ön fon varmışçasına zaten arkada olan bir şeyin arkada olduğunu belirttiğin yetmezmiş gibi, öz geçmiş yerine "cv" (bari CV yazsaydın!), zemin yerine de "background" demişsin. İnan bana "Ama öz geçmişin fonu renkli tasarlanmıştı." deseydin de biz seni anlardık. Hatta daha iyi anlardık.

Güral'ın Tornasından Bu Kitap Nasıl Çıkar?

Rıza Güral ile çocukları Erol ve Esin, belgesel ve kitabın galasında2011, İstanbul 
Kaynak: klassmagazin.com
İşte bu imlâ terörü içinde ben kitaptan pek tat alamadım. Zaten çok ilginç, maceralı veya duygusal bir hikaye değildi anlatılan. Yine de Türkiye'de yaşanan ekonomik krizler ve teknoloji kartelleri ilgimi çekmişti. Onlar da tekrar tekrar anlatılan iş ahlakı ve Kütahya sevgisi söylemleri arasında kaynadı gitti. Ortalama zekada bir okuyucu bir kerede okuduğunu anlarken neden Güral'ın kurum kültürünü aşılamak için tecrübesiz, "0 km." çalışanları işe aldığı sekiz-on defa anlatılmış bilemiyorum. Aile hayatındaki bazı gariplikleri (ev hanımı olan gelinlere çocuk doğuruncaya kadar harçlık verilmemesi, eşlerin kocalarına değil kayın babalarına tabi olması gibi) sevimli gösterme çabasında ısrar da sırıtmış. Ayrıca Kütahya aşkının tek göstergesi olarak başka yerlerdeki daha karlı iş fırsatlarını değerlendirmemek, ham maddeyi Kütahya'dan almak ve Kütahya'da yaşamak dışında da bir kanıt sunulmalıydı. Babasının adına okul yaptıran popçu sayısına bakarak böyle zengin bir aile için okul yaptırmak da pek kanıt sayılmaz.

Kitapta bu kadar vurgulanan başka bir şey de Rıza Güral ve babası Ali Güral'ın masraftan kaçınmayarak kötü veya yanlış yapılmış bir şeyi mutlaka yıkıp baştan yaptıklarıydı. Ayrıca ne kadar titiz oldukları, mükemmelden azıyla yetinmedikleri, gerçekçi olup imkansızı hedefledikleri vurgulanıyordu. Buradan hareketle, yavan üstelik korkunç yazım ve anlatım hatalarıyla dolu bu kitabın hala Güral fabrikalarını ziyaret edenlere hediye edilmesinin tek geçerli sebebinin bu acı gerçekten Rıza Güral'ın habersiz olması olabileceğini düşünüyorum. (Kitaba göre Rıza Güral okumaktan çok sıkılırmış, uzun raporların özetini istermiş. Kitabı da okumamış olabilir.)


Yani...

Son sözüm önce Chiviyazıları'na ve daha önce imlâsını eleştirdiğim kitaplara. Sevgili Chiviyazıları, düzeltme okumasını kaça yaptırdıysan (tabi yaptırdıysan) ben yarı fiyatına yaparım. Elimdeki kopyada halihazırda hatalar işaretli. Ayrıca bu kitabı bu halde satma, ayıptır.

Yazım veya anlam hatası var diye eleştirdiğim kitaplara sesleniyorum: Nasıl ahınızı aldıysam  artık, dünya kaç bucakmış gördüm. Beterin beteri varmış. Değerinizi anladım. (Ama yine de yapmasanız daha iyi olur.)

Yönetici Özeti: Ne işine ne okuyucusuna en ufak saygı ve özen emaresi taşıyan bu yavan kitabı sakın almayın, okumayın. Ne paranıza ne zamanınıza yazık edin. Ben Rıza Güral'ı çok merak ediyorum diyorsanız da belgesel daha iyi bir tercih olabilir. Biyografi okumak istiyorsanız daha iyileri  var, örnekleri işte burada (Hayatın Kurgusu: 2- Biyografiler).


Not 1: TDK yazım kılavuzu ve kuralları baz alınmıştır.
Not 2: Bu yazımda ve diğerlerinde elbette ben de hatalar yapmış olabilirim. Tekrar tekrar okuyarak birçoğunu düzelttim. Atladıklarımın haber verilmesinden memnuniyet duyarım.  

1 yorum:

  1. kitap ile gerçek hayatı yanından geçmiyor zenginler hep böylemidir yoksa gurallar hep mi böyle, bende bunlarla yetişen bir nesilim aynı çizgide gittiğimiz halde ben yazılanların %90 ını dığru bulmadım cok şişirmişler. eğitime, sanat ve sanatçıya değer vermeyen ilk insanlar bu fotodaki 3 kişi

    YanıtlaSil

Söyleyecek sözü olanlara bayılırım! :)