Bir gün Helena Rubinstein ile Elizabeth Arden arasındaki düşmanlığa varan hararetli rekabet hakkında bir şeyler araştırıyordum. Aradığımı internette bulamadım, tespit ettiğim kitaplarsa ya erişemeyeceğim yerlerdeydi ya da çok pahalıydı. İnternete makyajla ilgili bir şey yazıp da Youtube'un güzellik guruları dünyasına düşmemeniz imkansız. İngiliz makyöz Lisa Eldridge de Youtube kanalı olanlardan. Ben de beğendiğim ama okuyamadığım kitaplardan birinin yazarı olan Madeleine Marsh ile Lisa Eldridge'in yaptığı bir röportajı onun kanalında izledim. Tadı damağımda kaldı, bir umutla Eldridge'in kitabını aldım.
Face Paint: The Story of Makeup esas olarak iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde kırmızı, siyah ve beyaz teması etrafında geçmişten günümüze dünya medeniyetlerinde güzellik algısı, makyaj uygulamaları, kozmetik ürünler ve bunların o toplumun kültürüyle bağlantısı anlatılıyor. Bu bölüm ara sıra ilginç bilgiler içerse de (mesela uzak doğuda dişleri siyaha boyamak çok önemli bir uğraşmış bir zamanlar) genel olarak batı merkezli, yüzeysel ve bu yüzden de düşük tempolu kalıyor.
İkinci bölüm bildiğimiz anlamda kozmetik sektörünün gelişimini anlatıyor. Belki de benim aradığım türden şeyler bu bölümün başında yer aldığı için ben ikinci kısmı daha çok sevdim. Yalnız ikinci bölümün ikinci kısmı ruj, allık, rimel, pudra gibi makyaj malzemelerinin gelişimini anlatırken daha önceki bölümleri tekrara düşmekten kurtulamamış gibi geldi. Ayrıca yazar pek çok yerde en heyecanlı yeri atlamış gibiydi; örneğin sinemada özel efekt için kullanılan bir malzemeden bahsederken nasıl olduğunu söylemeden konuyu işte bu da daha sonra kadınların günlük makyaj çantasına girdi diyip geçiyordu.
Kitabın baskısı, fotoğrafları harika. Özellikle eski kozmetik ürünlerini, reklam ve makyaj örneklerinin resimlerini uzun uzun inceledim. Bazı fotoğraflarda fotoğraf altı yazısı yoktu, bazıları ana metinden alınmış bir cümleydi ve fotoğrafı yeterince açıklamıyordu; bu konuda da daha iyisi olabilirdi diye düşünüyorum.
Face Paint fotoğrafta gördüğünüz gibi ana metnin içine yerleştirilmiş kutucuklarla doluydu. Bu bölümlerdeki bilgileri çoğu zaman ana metinden daha ilgi çekici buldum. Yalnız metnin sık sık kutularla bölünmesi okuma ritmimi çok bozdu.
Özetle konuyu, kitabın bir kısmını be fotoğrafları beğendim ama metnin yüzeyselliği ve sık sık kendini tekrar etmesi benim için hayal kırıklığı oldu. Eldridge'in kitabının tanıtımını yaptığı bir videosunda aslında anlatmak istediği çok şey olduğunu ancak kitabı kısaltmak zorunda kaldığını ve çok zorlandığını söylüyordu. Ben yine de Eldridge'in bütün anlatmak istediklerini 200 küsür sayfaya sıkıştırmaya çalışırken hata yaptığını düşünmüyorum. Bence Eldridge okuyucusuna yeterince güvenmemiş, daha teknik, daha detaylı ve daha tarih kokan bir kitabı kaldıramayacağını düşünmüş. Keşke okuyucusuna biraz daha güvenseydi. Ya da belki o haklıdır ve benim Madeleine Marsh okumam gerekiyordum.
Makyajın tarihi ile ilgili Lisa Eldridge'in kitabından daha fazlasını beklerdim. Ama velakin her uzman kendi dalında kaliteli kitap yayımlamayı başaramıyor. Özetiniz için teşekkürler :)
YanıtlaSilRica ederim. En iyisi videolarından devam etmek.
SilAslında asıl işi yazarlık olmadığı için çok da fazla bir şey beklememek lazım gibi geldi. O kitapların sağından solundan fırlayan kutucuklara çok sinir olurum ben. Kitap değil de magazin dergisi okuyormuşum gibi geliyor. Belki de editör iki kitaba bölmesini önerebilirdi diye düşündüm yazının sonunu okurken. Sevgiler!
YanıtlaSil